Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/256 E. 2023/8687 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/256
KARAR NO : 2023/8687
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/232 Esas, 2022/49 Karar
KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece verilen 18.10.2022 tarihli ek karar ile davacılar vekilinin temyiz başvuru talebi nispi temyiz harcı yatırılmadığından bahisle reddedilmiştir.

Ek karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Mahkemece verilen ek karar ile temyiz başvuru talebinin reddine karar verilmiş ise de nispi harca tabi davanın kabulüne ilişkin kararın davacı tarafından temyizi halinde maktu temyiz harcı alınması yeterli olup temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 18.10.2022 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.

Bu nedenle; temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 18.10.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ili, … ilçesi, … Mahallesi 447 ada 3 parsel sayılı 304.00 m² yüzölçümündeki taşınmaza, davalı … tarafından yol, çevre düzenlemesi, cami alanı vs. yapmak suretiyle haksız, hukuka ve usule aykırı olarak el atmış olduğunu belirterek belirlenecek tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Belediye tarafından, dava konusu taşınmaza fiili olarak el atmanın söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarına göre, kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için idarenin o taşınmaza eylemli olarak el atıp, malikin kullanımını tamamen ortadan kaldırmasının şart olduğunu, davacının müvekkilinin dava konusu taşınmaza el attığını ve el atma tarihini ispat etmesinin zorunlu olduğunu ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2015 tarihli ve 2015/99 Esas 2015/545 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 16 ncı maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de 13.03.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararı ile 6487 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi ile 2942 sayılı Kanuna eklenen geçici 7 nci maddenin iptal edildiği anlaşılmakla bu maddenin uygulanması mümkün değildir. Öte yandan, 2942 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun yapılan tebligatla başlar. Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazın Adana Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından verilen 27.02.1981 tarihli ve 2366 sayılı kararı ile davalı idare tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği; ancak dosyada taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikine veyahut mirasçıları adına çıkartılan herhangi bir noter tebligatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, öncelikle kamulaştırma işleminin kamulaştırma tarihindeki tapu malikine veyahut mirasçılarına usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği, çekişmesiz bedelin ödenip ödenmediği araştırılıp, usulüne uygun bir tebligat yapılmadığının ve kamulaştırma işleminin tamamlanmadığının tespit edilmesi halinde, davacıların kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat talep etme imkanı bulunduğu gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli 2019/232 Esas 2022/49 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde;belirlenen bedelin düşük olduğunu, bitişik parselde daha fazla m² birim fiyatı belirlendiğini ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın Adana Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından verilen 27.02.1981 tarihli ve 2366 sayılı kararı ile davalı idare tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikine veyahut mirasçıları adına çıkartılan herhangi bir noter tebligatının bulunmadığı, Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.04.1983 tarihli ve 1983/189 Esas, 1983/238 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi gereğince taşınmazın davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

3. Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 24.12.2019 tarihinden önce açılmıştır. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu durumda; eldeki davada dava konusu taşınmaza 1989 yılında el atıldığı gözetilerek dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılarak bedel belirlenmesi doğrudur.

4. Dava konusu; Adana ili, … ilçesi, … Mahallesi 447 ada 3 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmek suretiyle bedelin davalı idareden tahsili yerindedir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekillerinin ek karara ilişkin temyiz isteminin kabulü ile temyiz talebinin reddine ilişkin 18.10.2022 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davacılar vekilleri ile davalı … vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı kalan temyiz harcının davalı idareden alınmasına,
10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.