Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/2379 E. 2023/8714 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2379
KARAR NO : 2023/8714
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1495 Esas, 2022/1658 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/433 Esas, 2022/219 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, … ilçesi, … Mahallesi, 2904 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin malik olduğunu, davalı idarece imar uygulaması sırasında yer verilmediği gibi bedelinin de ödenmediğinden bahisle kamulaştırmasız el atmaya dayalı taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin 2904 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırmasız el atılması nedeniyle el atma bedelinin tespiti talebi olduğunu, kamulaştırmasız el atma davası açmak için tapuda son malik olmak gerektiğini ve davacının 2904 parsel sayılı taşınmazda hissesi bulunmadığından davacının davayı açma ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde her ne kadar imar uygulamasında davacının yerine karşılık yer verilmediği ve bedel belirlenmediğinden bahisle davanın kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilmesini talep etse de davacının bu iddasını kabul etmenin mümkün olmadığını, davanın dava dilekçesinden de işlemlerin imar uygulamasından kaynaklandığı anlaşıldığından davanın bedel artırım olarak kabulü ile 6745 sayılı Kanun değişikliği nazara alınarak yürütülmesi gerektiğini, 2904 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu davacıya verilen 902 ada 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde idareleri lehine davacı … aleyhine 334.000 ETL ipotek bulunduğunu, takas/mahsup talep ettiklerini, takas borçlunun alacaklıya takas etme iradesini bildirmesi ile vaki olduğunu, dolayısıyla takas/mahsup iradelerini davacı yana bildirdiklerini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’nun 1020 nci maddesine göre tapu sicilinin herkese açık olduğunu, bu nedenle karşı tarafın yıllarca kendi taşınmazıyla ilgili bilgiyi öğrenmemesi, imar uygulamasından bihaber olduğunu iddia etmesi ve 2017 yılında hissenin akıbetini öğrendiğini iddia etmesinin hayatın olağa akışına uygun olmadığını, bu nedenle açılan davanın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiğini, davacının dava açmayı kötü niyetli olarak geciktirdiğini, hem aldığı paranın geçen zaman içerisinde değersiz hale gelmesini ve hem de taşınmazın değer kazanmasını sağladığını davanın zamanaşımına uğramadığının kabulü halinde halinde dahi bu adaletsizliğini mahkemece dikkate alınmasını, dava konusu taşınmaz kadastral parsel ise taşınmazın % 40 düzenleme ortaklık payı kesintisinin idareye bedelsiz devri gerektiğini, keşifte bu hususun dikkate alınmasını ve dava konusu taşınmaza takdir edilecek bedelden % 40’ının düşülmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın usulden aksi halde esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının taraf sıfatının bulunmadığını, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dosyada bulunan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, davacının dava hakkını kötüye kullandığını, davacının dava açmayı geciktirerek hem aldığı paranın zaman içeresinde değersiz hale gelmesini, hem de taşınmaz malın değer kazanmasını sağladığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırma yapılarak değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı süresi için de davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekraretmiş, ayrıca vekâlet ücretinin ve harcın maktu olarak hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazda, davacı …’nun 1280/4959000 hissesine karşılık 640,00 m² yeri bulunduğunu, davalı idarece yapılan imar uygulaması sonucu düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra 465,30 m² yer verilmesi gerekirken 179,00 m² nin 358.000,00TL ile bedele çevrildiğini, kalan 286,30 m² yere karşılık 179 ada 3 parsel sayılı 286,00 m² alanlı taşınmazın tamamının verildiğini, sonradan bu parsel geri alınarak, kendisine Gazi Mahallesi 902 ada 5 parsel sayılı 167,00 m² yüzölçümlü parselden 83,50 m²’ye karşılık gelen 1/2 hisse verildiğini ve karşılığında belediye lehine ipotek tesis edildiğini, geriye kalan ve iş bu dava konusu yapılan 202,80 m² yerine karşılık her hangi bir taşınmazdan tahsis yapılmadığından davalı idarece bu kısma kamulaştırmasız el atıldığının kabulü doğrudur.

3.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA

Davalı idareden aşağıda kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine.

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.