YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2295
KARAR NO : 2023/8591
KARAR TARİHİ : 09.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/514 Esas, 2022/544 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, … ilçesi, … Mahallesi 804 parsel sayılı taşınmazın irtifak bedelinin tespiti ile irtifak hakkının tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.04.2013 tarihli ve 2011/28 Esas, 2013/126 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizce yapılan inceleme sonucu; Belediye Başkanlığından gönderilen yazıda taşınmazın belediye sınırları içinde olduğu, 1/1000 ve 1/5000lik imar planında bulunmadığı belirtildiği, dava konusu taşınmazın etrafının meskun olup olmadığı ve belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı Belediye Başkanlığından sorularak olumlu cevap alındığından, taşınmazın arsa olduğunun anlaşılması halinde taraflara emsal göstermeleri için imkan tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve mahallinde yeniden keşif yapılarak alınacak bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği ve belirtilen araştırma yapıldıktan sonra arazi niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde ise 650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi gereğince açılan tespit ve tescil davalarında değerlendirmenin; aynı Kanun’un 15/son maddesi uyarınca dava tarihi itibarıyla yapılması gerektiği bu nedenle dava konusu taşınmaza dava tarihi olan 2011 yılı verileri esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden 2010 yılı resmi verilerine göre değer biçen bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması, dava konusu taşınmazın Belediye Başkanlığından verilen cevap ve bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak, gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim bedeline ilave edilecek objektif değer artırıcı unsurun %80 oranında olacağı gözetilmeden, daha düşük objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre az bedele hükmedilmesi, taşınmazın değeri belirlenirken bilirkişi raporunda genel idare giderleri, sermaye faizi ve diğer giderler üretim masraflarına dahil edilmek suretiyle az bedele hükmedilmesi doğru olmadığı gibi; 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesine 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesinin 19.12.2013 tarihli ve 2013/817 başvuru numaralı 1. bölüm kararı da göz önüne alınarak, kamulaştırma bedelinin 12.05.2011 tarihinden, karar tarihine kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesi gerektiğinden, bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14.07.2016 tarihli ve 2014/395 Esas, 2016/233 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın bulunduğu İmrendi Mahallesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu oluşan yeni tapu kaydı ile yeni kadastro krokisi ilgili Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilip, yeni duruma göre kamulaştırma konusu daimi irtifak alanının ölçekli kroki üzerinde gösterilmesi için fen bilirkişisinden, kamulaştırma bedelinin yenileme sonrası oluşan yüzölçümüne göre yeniden tespiti için ise bilirkişi kurulundan ek rapor alınması sağlanmadan, eksik incelemeyle ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde eski parsel numarası üzerinden karar verilmesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 21.12.2022 tarihli ve 2018/514 Esas, 2022/544 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde;taşınmazda kıymet takdir raporunun düzenlendiği zamanki mevcut durumuyla değerlendirme yapılması gerektiğini ve tespit edilen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazan arsa vasfında olduğunu, irtifak nedeniyle değer azalış oranının düşük belirlendiğini, objektif değer artış oranının düşük uygulandığını ve bedelin düşük belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 29 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net gelirine göre değer biçilmesine ve yine aynı Kanun’un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergâhı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Davanın niteliği gereği yargılama sonucunda maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması,
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile gerekçeli kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Karar ve ilam harcı olarak alınması gerekli 80,70 TL’den peşin alınan 18,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 62,30TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde ilgililerine iadesine,
09.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.