Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/1844 E. 2023/7115 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1844
KARAR NO : 2023/7115
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2016 Esas, 2022/2129 Karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/240 Esas, 2021/365 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Ankara ili, … ilçesi, … Mahallesi, 42923 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece fiilen el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yerinde olmadığını, taşınmaz üzerinde herhangi bir el atmanın bulunmadığını, yapılan incelemede davacıların hissesi üzerine Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.01.2019 tarihli ve 2016/13 Esas sayılı dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle ihtiyati tedbir şerhi bulunduğunu, bu davanın kesinleşmesi halinde hisselerin değişeceğini, bu nedenle bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ilgili yatırımcı kuruluştan izin ve ilçe belediyesinden ruhsat alınarak planda belirtilen yapılaşma koşullarında spor alanı vb. tesisler yapmak suretiyle dava konusu parselde maliklerin tasarrufta bulunabileceklerini, bu nedenle mülkiyeti sınırlayıcı bir durum bulunmadığından hukuki el atmadan söz edilemeyeceğini belirterek açılan haksız davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 2012 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında özel spor alanı olarak ayrıldığını, maliklerin tasarruf imkanının kısıtlanmadığını, I sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 6. Bölümünde yer alan Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini düzenleyen 189 uncu maddesi uyarınca Gençlik ve Spor Bakanlığının sorumlu olduğunu ve husumetin bu idareye yöneltilmesi gerektiğini, Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2019/58 Esas, 2019/103 sayılı kararının bu yönde olduğunu bedelin fazla olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın öncesinde aynı ada 1 parsel iken 1996 onay tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “semt spor alanı” olarak ayrıldığı ve kamuya özgülendiği, daha sonra Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 15.10.2012 tarihli ve 1814 sayılı kararı ile onaylanan uygulama imar planı ve buna bağlı olarak yapılan parselasyon planı kapsamında aynı ada 2 ve 3 parsel olduğu, davaya konu 2 parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planında “özel spor alanı” olarak, 3 parsel sayılı taşınmazın ise “semt spor alanı” olarak ayrıldığı, imar planında kamu ortaklık paylarından oluştuğu, davalı idareye ait herhangi bir yapı veya tesis bulunmadığı, bu nedenle taşınmaza henüz fiili el atmanın olmadığı, ancak imar planında spor alanı olarak ayrılmış olması nedeniyle davacıların taşınmaz üzerinde herhangi bir tasarruf imkanının kalmadığı, imar müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre davaya konu taşınmaz çevresinin de özel kapalı spor alanı ve park alanları olarak düzenlendiği ve bir bütün olarak bölgesel alanı kapsadığı, bu yönüyle sorumluluğun davalı idareye ait olduğu anlaşılmış olup, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değerlendirme tarihi olan Eylül 2020 tarihi itibarıyla m² birim fiyatının 2.400,00 TL/m² olarak tespit edilerek davalı idareden tahsiline, dava konusu taşınmazdaki davacılar paylarının iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline dair kararda, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediği anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın İmar planında kamuya özgüllenmediğini, özel mülkiyete konu bir alan halini aldığından kamulaştırmasız el atmadan bahsedilemeyeceği gibi fiilen el atılmadığından idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) Ek Madde-1 inci maddesi ile 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile Ek Madde-1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlesi.

5. 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, öncesinde 1 parsel iken 1994 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planı kapsamında semt spor alanı olarak ayrılmış iken 2012 tarihinde imar uygulaması görerek 2 parsel olduğu ve imar planında ayrılma amacının özel spor alanı olarak değiştirildiği, fiilen el atılmamış olsa dahi mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile alınan rapora göre taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. 26.11.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek madde 4 ile ”Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir. hükmü getirildiğinden maktu harca ve Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği de maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı idare vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/240 Esas, 2021/3650 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının;

a) Harçla ilgili (4) No.lu bendinin tümü ile hükümden çıkartılmasına, yerine ”Alınması gereken 59,40 TL karar harcından peşin ve ıslah harcı toplamından mahsubu ile bakiye 57.720,35 TL harcın talep hâlinde yatırana iadesine, 59,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına,

b) (6) No.lu bendinde yazılı ”davacılar tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 57.779,75TL harç” kelime ve sayılarının hükümden çıkarılmasına, (5) No.lu bendinde yazılı “122.458” sayısının çıkartılmasına, yerine ”5100,00” sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.