Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/1828 E. 2023/6192 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1828
KARAR NO : 2023/6192
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı … yönünden husumetten reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın davalı … yönünden husumetten reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davalı … yönünden davanın husumetten reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi 1741 ada 30 parsel sayılı taşınmaza usulüne uygun bir kamulaştırma işlemi yapılmadan ve bedeli ödenmeden taşınmaza yol yapılmak suretiyle davalı idarelerce el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idarelerden tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parselin 03.12.1963 tarihli ve 848 sayılı karar ile onanan 48550 sayılı plan kapsamında kaldığını, dava konusu parselin 8989 m²sinin 7099/7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ile 7103/1, 2 ve 3 sayılı ada/parsellere şuyulandırıldığını ve 2024 m²sinin zayiat olarak ayrıldığını, zayiat olarak gösterilmesinden dolayı terkin edilmesi gereken alan içerisinde kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı … yönünden davanın husumetten reddine, davalı … hakkında davanın kabulüyle taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın davacılar adına olan tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; parselasyon planının Anayasa Mahkemesinin iptal kararından ve bu kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından önce onaylandığını, bu nedenle zayiat olarak kesilen bölüm bedelinin talep edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, alınan raporun yapılan incelemenin yetersiz olduğunu, bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazda davacılar murisi … ’nun 1962 yılında satın alma suretiyle malik olduğu, taşınmaz murisin uhdesinde iken İmar İdare Heyetinin 03.12.1963 tarihli ve 848 sayılı kararı ile onaylanan 48550 No.lu parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 11.013,00 m yüzölçümlü taşınmazın 8989 m²sinin muhtelif konut parsellerine hisselendirildiği, geriye kalan 2024 m²sinin zayiat olarak ayrıldığı, zayiat olarak ayrılan bölümün tapuda hâlen davacılar murisi adına yaşamaya devam etmekle birlikte fiilen … Caddesi ve … Caddesi üzerinde yol olarak kullanıldığı, 6785 sayılı İmar Kanunu’nun (6785 sayılı Kanun) 42 nci maddesi “………gayrimenkul sahiplerinin muvafakati aranmaksızın birbirleriyle ve yol fazlası ile veya sair belediye, amme hükmî şahıslarıyla amme müesseselerine ait yerlerle birleştirerek plan icaplarına göre müstakilen veya şuyulu olarak parsellere ayırmaya ve bu yerleri yüzde yirmi beşe kadar noksaniyle sahiplerine dağıtmaya belediyeler salahiyetlidir” hükmü ile parselasyon planlarının kesinleşme usulü ve kesinleşmeyi müteakip tescilin nasıl yapılacağı hususlarını düzenleyen Kanun’un 45 inci maddesi ise “ İmar ve yol istikamet planlarına göre hazırlanan parselasyon planları yapılıp, belediye encümeninin, varsa imar idare heyetinin tasdikinden sonra, bir ay müddetle belediye Dairesine asılır ve usulüne göre ilân olunur. Tashih edilecek planlar da aynı hükme tabidir.Bu planlara askı müddetinin hitamından itibaren 30 gün içinde itiraz edilebilir. Müddeti içinde yapılacak itirazlar belediyece tetkik ve uygun görülürse tashih edilerek tekrar encümenin, varsa imar idare heyetinin tasdikine sunulur. Katileşen parselasyon planları tescil edilmek üzere tapu ve kadastro Dairesine gönderilir. Bu Daireler alakalıların muvafakatini aramaksızın sicillerini bu planlara göre resen tanzim ve tesis ederler. Bu maddeye göre yapılan ilan tebligat addedilir.” hükmü gereği; somut olayda dava konusu taşınmaz 03.12.1963 tarihli ve 848 sayılı karar ile onaylanan parselasyon planı ile uygulamaya alınmış olup parselasyon planı üzerinde 16.12.1963 tarihinde ilân edildiği şerhinin mevcut olduğu dikkate alındığında, 45 inci madde uyarınca 30 gün askı süresinin sonunda 30 günlük itiraz süresinin başlayacağı ve itiraz edilmediği takdirde planın kesinleşeceği amir hükmü karşısında 6785 sayılı Kanun’un 42 nci maddenin iptaline dair kararın 14.01.1964 tarihli ve 11606 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten sonra kesinleştiği, diğer bir deyişle parselasyon planının kesinleştiği tarih itibarıyla dayanak 42 nci maddenin yürürlükte olmadığı, yapılan kesintinin zaiyat olarak değerlendirilemeyeceği, taşınmazın … Caddesi ve … Caddesi yolları üzerinde kaldığı, bu yolların 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu (5216 sayılı Kanun) kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesinin yetkisinde olduğu, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırılması yapılarak, dava konusu taşınmaz ile emsallerin vergiye esas raiç değerleri de kıyaslanmak suretiyle değerinin tespit edilip davalı … Başkanlığından tahsiline, davalı … Belediyesi yönünden açılan davanın husumet yokluğundan reddine dair kararda, Mahkemenin vaka ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediği, ne var ki, taşınmazda davacılar murisi malik olup tapuda intikallerin de gerçekleşmediği, dosyada mevcut veraset ilâmına göre mirasçıların tamamının davacı olduğu da dikkate alınarak taşınmazın tamamının yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğinden bahisle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4. 6785 sayılı Kanun’un 42 ve 45 inci maddeleri

5. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve parselasyon planının kesinleştiği tarih itibarıyla dayanak yapılan kesintinin zaiyat olarak değerlendirilemeyeceğinin kabulü ile dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığından bedelinin sorumlu olan davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.