YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1823
KARAR NO : 2023/7565
KARAR TARİHİ : 21.09.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1594 Esas, 2022/2287 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kastamonu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/281 Esas, 2021/302 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın S.S.Maslak Yeni Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı idare yönünden esastan reddine, davalı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Kastamonu ili, … ilçesi, … köyü 169 ada 16 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın … Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğunu ve emsal araştırması yapılarak bedelin tespit edilmesi gerektiğini, tespit edilen bedelin düşük olduğunu, bedel tespit edilirken mevzuat hükümlerinin dikkate alınmasını istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalılara ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile S.S. Maslak Yeni Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedel tespit edilirken maksimum ürün ve maksimum verim ile minimum maliyet seçilerek hesaplama yapıldığını, ortalama miktarlar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, m² değerinin gerçek değerinden yüksek olduğunu, taşınmazın nadas durumu göz ardı edilerek hesaplama yapıldığını, münavebe sistemine fiğin de dahil edilmesi gerektiğini, münavebe ürünlerinin hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, objektif değer artış oranının fazla olduğunu, davanın dört ay içerisinde sonuçlandırılmamasının idarenin kusurundan kaynaklanmadığından tespit edilen bedele işleyecek faizin de kaldırılması gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalılar vekilleri ayrı ayrı istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, birim alanda elde edilen ürünün bilirkişi raporunda esas alınandan daha yüksek olduğunu, taşınmazın konumu, pazarlama kolaylığı gibi sebeplerle ürünün fiyatının daha yüksek miktarda olacağını, aynı zamanda maliyetin de daha düşük olacağını dolayısıyla, yıllık net gelir hesabının düşük olarak tespit edildiğini, kapitalizasyon faizi oranının % 4 oranında uygulanması gerektiğini, ve objektif değer artış oranının daha fazla olması gerektiğini, davaya konu taşınmazın bedelinin tespiti için emsal satışların incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın, 1/1000 ölçekli imar planı içinde bulunmamakla birlikte belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde olduğu; ancak fiilen meskun alanda bulunmadığı ve belediye hizmetlerinden yararlanmadığı anlaşıldığından arazi niteliğinde olduğunun kabulü ile taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun’un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine yöntem olarak aykırılık teşkil etmediği, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu; ancak Dairenin denetiminden geçen ve aynı kamulaştırma kapmasında Yargıtay denetiminden geçen dosyalarda hükme esas alınan bilirkişi raporunda münavebe ürünleri olarak yer alan buğday samanın dekar başına ortalama veriminin 275 kg, buğday ürününün ortalama kg satış fiyatının 1,50 TL olarak esas alınması, patates ürününün kg satış fiyatı Yargıtay denetiminden geçen dosyalarda 2018 yılı itibarıyla 2,00 TL alındığından, resmi veriler de gözetildiğinde 2,25 TL olarak alınması, buğday ve patates ürünlerinde giderlerin resmi tarım verilerinden düşük alındığı anlaşıldığından bu ürünlerin giderlerinin resmi tarım verilerine uygun alınması ve dava konusu taşınmazın konumu ile imarlı bölgelere olan mesafesi de gözetildiğinde net gelirine göre belirlenen çıplak metrekare değerine %100 oranında objektif değer artış oranı uygulanması gerektiği belirtilerek, uygun görülen oran üzerinden yeniden yapılan hesaplama sonucu tespit edilen fark bedelin depo ettirilmesi suretiyle davalı tarafa ödenmesine ilişkin yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedel tespit edilirken maksimum ürün ve maksimum verim ile minimum maliyet seçilerek hesaplama yapılmış olduğunu, ortalama miktarlar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, m² değerinin gerçek değerinden yüksek olduğunu, objektif değer artış oranının fazla olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin bir numaralı kararında aynı bedele daha önce İlk Derece Mahkemesince faiz uygulanmış iken yeniden faiz ödenmesine hükmedilmesinin mükerrer faiz ödenmesine sebebiyet verdiğini, ayrıca İlk Derece Mahkemesince kamulaştırma bedeline davanın açıldığı tarihten itibaren 4 ay sonraki tarihe kadar belirlenen kamulaştırma bedeline yasal faiz ödenmesine hükmedildiği ve bedelin davalılara ödendiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin dava tarihinden bir gün sonrasından itibaren ödeme ara karar tarihine kadar faiz işletilmesinin bir kere daha mükerrer faiz uygulamasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz dilekçelerinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 12 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak Dairemize aynı bölgeden intikal eden ve dava konusu taşınmaz ile aynı niteliklere sahip olduğu anlaşılan taşınmazlarda uygulanan değerlendirme tarihli İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün veri cetveli esas alınarak münavebe planı, verim ve masrafların yeniden hesaplanması doğru olup uygulanan objektif değer artışı yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.