Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/1799 E. 2023/8436 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1799
KARAR NO : 2023/8436
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/722 Esas, 2022/457 Karar
KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Maliye Hazinesi vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Sakarya ili, Kaynarca ilçesi, … köyü 1803 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalması nedeniyle Hazine tarafından açılan dava sonucu tapu kaydının iptal edildiğini beyan ederek, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI
Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/112 Esas, 2015/286 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/112 Esas, 2015/286 karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda; davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edilmediğini, taşınmazın vasfının yeniden araştırılması, arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli 2018/18 Esas 2018/43 Karar sayılı kararı ile davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2018 tarihli ve 2018/18 Esas, 2018/43 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; bozma sonrası duruşmaya Kaynarca Malmüdürü Nermin Zorba katılmış ve dava konusu taşınmaza ilişkin ödeme yapıldığını beyan etmiştir. Maliye Bakanlığının 13.01.2012 tarih ve 56 sayılı onayına göre davada Hazine adına sulh, kabul ve feragat işlemleri yapabilme yetkisi muhakemat müdürlüğüne, müdürlük olmayan yerlerde yetkilendirilen Hazine avukatlığının hukuki görüşü ile ilçelerde malmüdürünün teklifi üzerine kaymakama aittir. Mahkemece usulüne uygun olmayan sulh uyarınca hüküm kurulması, doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.07.2022 tarihli 2021/722 Esas 2022/457 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar vermiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Maliye Hazinesi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan ödemeler dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, ödemeler belirlenen tazminat miktarından düşüldükten sonra tazminat bedeli veya iade bedeli ile faiz başlangıç tarihlerinin tespit edilmesi gerekirken, ödemeler dikkate alınmayarak hiç ödeme yapılmamış gibi sıfırdan tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacının Hazineye iade borcu doğması gerekirken haksız şekilde Hazinenin borçlu olarak gösterilmesinin doğru olmadığı, yerel Mahkemece verilen temyize konu edilen son kararda yargılama giderleri ile vekâlet ücretine ödemeler dikkate alınmadan yeniden hükmedilerek hazine aleyhine mükkerrer ödemeye neden olacak şekilde karar verildiğini, Yargıtay bozma ilamının gerekleri yerine getirilmediğini ve özellikle dava konusu taşınmazın tarla olarak bedeli ile arsa olarak bedelinin bilirkişilerce neredeyse aynı olarak belirlendiği dikkate alındığında hükme esas alınmaması gereken bilirkişi raporlarına bağlı kalınarak ve ödemeler yönünden de bilirkişilere hesaplama yaptırılması gerekirken ödemeleri yok sayarak karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmektedir.

C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Sakarya ili, Kaynarca ilçesi, … Köyü 1803 parsel sayılı 1500 m² yüzölçümlü taşınmazın tarla cinsi ile 11.10.1988 tarihinde kadastro tespiti sonucu davacı adına tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/28 Esas, 2012/71 Karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, sicilden terkinine karar verildiği, kararı tarafların temyiz etmemesi üzerine 08.04.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 02.06.2014 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.