Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/1777 E. 2023/8720 K. 10.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1777
KARAR NO : 2023/8720
KARAR TARİHİ : 10.10.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1410 Esas, 2022/1927 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/213 Esas, 2021/179 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idareler vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, … ilçesi, … Mahallesi, 1879 ada 23 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacıya ait olduğunu, taşınmazın İstanbul Çevre yolu ve Boğaz geçişi güzergahında kalması nedeniyle 1970 yılında Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığını, usulüne uygun kamulaştırma tebligatının davacı vakfa yapılmadığını, haricen 06.05.2019 tarihinde tebligatın öğrenilmiş olması nedeniyle tebliğ tarihinin 06.05.2019 olarak kabulünün gerektiğini, tebligatın yapıldığı iddia olunan “Satenik” isimli şahısın vakfın yetkilisi veya çalışanı olmadığını, tebligat şerhinde kapıcı olduğunun yazılı olduğu ancak gerekçesinin yazılı olmadığını, Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü uyarınca kapıcıya tebligat ve bildirim yapılamayacağını, bu durumun davalı idarenin de kabulünde olduğunu, kamulaştırma bedelinin müvekkil tarafından alınmamış olduğunu, bedelin artırılması amacıyla veya idari yargıda herhangi bir dava açılmamış olduğunu, yolsuz olarak tapudan yola kalbedilmesi nedeniyle dava tarihi itibari ile tespit edilecek kamulaştırma bedelinin faizini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz maliki olan “Surp İstepanoz Ermeni Kilisesi Vakfı”nın … İdare Meclisinin 21.04.1970 tarihli ve 97/97 sayılı kararı ile “Mazbut Vakıflar” arasına alınmış olduğunu ve Mazbut Vakıf statüsünde iken davalı idarece kamulaştırma bedelinin tahsil edilmiş olduğunu, davaya konu taşınmazın da arasında bulunduğu çok sayıda taşınmazın iadesi için yapılan başvurunun Vakıflar Meclisince 23.02.2011 tarihli ve 670/130 sayılı kararı ile kabul edilmediğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın kamulaştırma bedelinin malikine noter tebligatı yapılmak suretiyle ve kilise vakfı olması nedeniyle Vakıflar Başmüdürlüğüne ödenmiş olduğunu, kamulaştırma işleminin tamamlanmış olduğunu, zamanaşımı itirazı ile muhatabın Vakıflar idaresi ve Maliye Hazinesi olabileceğini, davacının iade talebinin Vakıflar Meclisince reddedildiğini, buna karşı tam yargı davası açılması gerektiğinden idare mahkemelerinin yetkili olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı vakfın mazbut vakıf olması nedeniyle, kamulaştırma bedelinin müvekkil idare tarafından tahsil edildiğini, kamulaştırma işlemlerinin kesinleştiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; usuli işlemlerin tamamlandığını, bedelin Vakıflar Genel Müdürlüğe ödendiğini, dava konusu taşınmazın kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi için … İkinci Noterliğinin 24.08.1970 tarihli ve 21587 yevmiye sayılı kamulaştırma tebligatı ile davacı vakfın kapıcısı “Saternik”e 01.09.1970 tarihinde bizzat noter tebligatı yapıldığını, bu sebeple süresinde açılmayan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğini, bedelin yüksek belirlendiğini, idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı Hasköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Mektebi Vakfının 21.04.1970 tarihinde mazbut vakıf olması nedeniyle, bu tarihten sonra 01.09.1970 tarihinde vakıf adına yapılan kamulaştırma tebliğ işleminin geçerli olmaması nedeniyle hak düşürücü sürenin işlemediği, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedeli, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 30 uncu maddesine göre davalı … tarafından, davalı … hesabına yatırılmış ise de dava konusu taşınmazın mazbut Hasköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Mektebi Vakfına ait olduğu ve 06.03.1978 tarihli ve 1978/2-2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca mazbut vakıflara ait malların da 2942 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde belirtilen kamu tüzel kişilerinin malı niteliğinde bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda, 30 uncu maddenin uygulanma alanının bulunmadığından taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığının kabulü ile işin esasına girilmesi doğru olduğu gibi, davacının dava tarihinden önce davalı idareye başvurup kamulaştırma bedelinin kendisine ödenmesini talep etmiş olması ve fakat talebinin reddedilmiş olması nedeniyle her iki davalı arasınndaki rücu ilişkisi davacının hakkını etkilemeyeceğinden, el atma bedelinin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olmasının da yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince dava değeri üzerinden belirlenen harç miktarının her iki davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğu, müteselsilen sorumluluk ilkeleri kapsamında … muafiyet def’inde bulanabileceği, böylelikle harç yönünden kurulan hükmün idare zararına yol açmadığı anlaşılmakla, bu husus düzeltme nedeni yapılmadığı, arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idarelerden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, böylece mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalı idareler vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4.2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idareler vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4.Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu taşınmaza 1983 yılından önce el atıldığı anlaşıldığından maktu harca hükmedilmesi gerektiği gibi davalı … harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idareler vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı idareler vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; (2) bendinin tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine ”Alınması gereken 59.40 TL’nin peşin ve ıslah harcından mahsubu ile bakiye 24.273,00 TL’nin talep halinde yatırana iadesine, 59.40 TL’nin davalılardan davalı … Müdürlüğünden alınarak davacı tarafa verilmesine”, (4) nolu bendinde yazılı ”27.042,40” sayısının çıkarılmasına, yerine ”2710” sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı … Müdürlüğünden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı).

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada değerlendirme tarihi olarak dava tarihinin esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.10.10.2023

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.
Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibarıyla…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek onama cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.10.10.2023