Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2023/1067 E. 2023/7108 K. 12.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1067
KARAR NO : 2023/7108
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/170 Esas, 2022/416 Karar
KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, … ilçesi, … Mahallesi 897 ada 44 parsel sayılı taşınmazda yapılan şuyulandırma işlemi neticesinde müvekkilinin hissesinin bedele dönüştürüldüğünü, idarece takdir edilen bedelin artırılarak değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; haksız ve kötüniyetli olarak davacının kendilerine ödenmiş olan miktarı yeniden talep ettiğini, belirtilen bedellerin tamamen kendi özgür iradesi ve rızası ile davacının fon hesabından almış olmasına rağmen belirtilen alanın kentsel dönüşüm neticesi değer kazanması üzerine rant elde etmek amacıyla kötüniyetli olarak huzurdaki davayı açtığını bu talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, şuyulandırma işleminin kamulaştırma işlemi olmayıp 3194 sayılı İmar Kanun’u (3194 sayılı Kanun) uyarınca yapılan işlemlerde tebligat zorunluluğunun bulunmadığını, davacının bu davayı aradan bu kadar zaman geçtikten sonra açmasının kötüniyetli olduğu, zira tapu kayıtlarında bile gerekli tescillerin o tarihlerde yapıldığını, şuyulandırma işleminin 1993 yılında tapu kayıtlarına işlendiğinden ve açılan dava tarihi 2012 olduğundan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesine göre her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabi olup bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının bedele dönüştürülen taşınmazına kaymakamlık tarafından oluşturulan İlçe Kıymet Takdir Komisyonunca değer biçildiğini, müvekkili belediyenin etkisinin bulunmadığını, husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, bu çalışma ile dava konusu taşınmazın değerinin de arttığını, bununla beraber 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu (2942 sayılı Kanun) uyarınca 1 aylık dava açma süresi geçtiğinden davanın süre yönünden reddinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2019/144 Esas, 2020/232 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.04.2021 tarihli ve 2020/858 Esas, 2021/570 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan inceleme sonucu; Kadıköy Belediye Encümeninin 14.02.1995 tarihli kararı ile davacının bedele dönüşen 26 m² ve 104 m² payı yönünden davacıya tebligat yapılmadığı, 04.04.1996 tarihinde ödeme emri çıkartıldığı, aynı tarihte Kadıköy 11. Noterliği’nce tanzim edilen feragatname ve muvafakatname başlıklı belgede davacı tarafından İlçe Kıymet Takdir Komisyonunca takdir edilen bedel ile şuyulandırma ve bedele dönüştürme işlemine muvafakat ettiği belirtilen konularda Kadıköy Belediye Başkanlığına karşı hiçbir yasal hakkını kullanmayacağı hususunda taahhütte bulunduğu, 3194 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi gereği bedel takdirleri ve bedele itiraz şekillerinin 2942 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması öngörüldüğü, gerek 3194 sayılı Kanun gereğince yapılan parselasyon işlemleri, gerekse İmar Affı Yasası’nda öngörülen imar ıslah çalışmaları bir idari karara dayandığından,
hissenin bedele dönüştürülmesi işlemi idari nitelikte olup, bir kamulaştırma işleminden söz edilemeyeceği gibi bir haksız fiil ya da akdi bir ilişkinin varlığından söz edilemeyeceğinden, 6098 sayılı Kanun’un 146 ncı maddesinin olayda uygulama yeri olmadığı, davacı payının, Kadıköy Belediye Encümeninin 14.02.1995 tarihli kararıyla davalı yararına bedele dönüştürme işlemi davacıya tebliğ edilmediğinden, dava tarihi itibarıyla, 2942 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde öngörülen 30 günlük hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahsedilemeyeceği gibi noterde düzenlenen belgenin ibraname niteliğinde olduğu ve ibranamede imar uygulamasında bedele dönüşen payı için idarece takdir edilen bedelin artırılması davası açma hakkından feragat edildiği açıkça belirtilmediğinden, dava açma hakkından feragat ettiğinden de bahsedilemeyeceğinden; işin esasına girilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar vermiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Merdivenköy-Fikirtepe Mahallelerini kapsayan 21.12.1993 tarihli Encümen kararı ile onaylanan şuyulandırma işlemine karşı idare mahkemesinde dava açıldığını ve Danıştay 6. Dairesinin 2019/15500 Esas sayılı kararıyla onanarak encümen kararının iptal edildiğini ve davacıların alacaklandırma işleminin hukuk aleminden kalktığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanların Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca Riskli Alan ilan edilmesi nedeniyle pasif husumet ehliyetinin sona erdiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.3194 sayılı Kanun’un 17/son maddesi.

3. 6745 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddesi.

4.2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 6745 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddesi uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Davalı idare vekili tarafından 21.12.1993 tarihli Encümen kararı ile onaylanan şuyulandırma işlemine karşı idare mahkemesinde dava açıldığı ve Danıştay 6. Dairesinin 2019/15500 Esas sayılı kararıyla onanarak encümen kararının iptal edildiği ileri sürülmüş ise de iptal kararı dava açan kişi yönünden bağlayıcı olup belirtilen iptal kararında davacısının dava dışı kişi olduğu anlaşılmış olup bu husustaki temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5.20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6745 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12 nci maddesinin ikinci fıkrası ile getirilen; “Bu Kanun’un geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü uyarınca harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının harca ilişkin ikinci bendinin tümü ile hükümden çıkarılmasına, yerine ”Alınması gereken 80,00 TL maktu karar harcının peşin ve ıslah harcından mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın talep halinde yatırana iadesine, 80,00 TL’nin davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine” cümlesinin yazılmasına, beşinci bendinde yazılı ”48.555,49” sayısının çıkarılmasına, yerine ”9200,00” sayısının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.