Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/9820 E. 2023/5248 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9820
KARAR NO : 2023/5248
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat … ile davalı Hazine vekili Avukat … gelmiş, diğer davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde özetle; davacıların satış yoluyla maliki olduğu Yalova ili, … ilçesi, … köyü, … Mevkii 8 pafta 160 parsel sayılı taşınmazın Orman Bakanlığınca açılan dava sonucu Yalova Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/215 Esas, 1997/1381 Karar sayılı ilâmı ile iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmazın bölgede yapılan kadastro yenilemesi sonucu 109 ada 8 parsel numarasını, 2/B çalışması sonucunda da 109 ada 12 parsel numarasını aldığını, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanun doğrultusunda hak sahibi olarak kabul edilen davacıların yasal başvuru süresi içerisinde ilgili kuruma başvuru yaptıklarını, bu arada Yalova Kadastro Mahkemesinin 2012/6 Esas sayılı dosyası ile … tarafından davacılar ile birlikte Maliye Hazinesi aleyhine tescil ve tapu kaydı üzerindeki şerhlerin terkini istemli olarak açılan davanın da Mahkemenin 2014/35 Karar sayılı ilâmı kabulüne karar verildiğini, kararın 13.08.2015 tarihinde kesinleştiğini, davacıların zararının tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili tarafından mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiğini, Cumhurbaşkanlığının 1 ve 4 sayılı kararnameleri hükümleri nedeniyle davanın Maliye Bakanlığına açılamayacağını, dava konusu taşınmazın orman kadastrosu çalışmaları esnasında “devlet ormanı” olarak sınırlandırıldığını, taşınmazın maliki tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmediği, bu nedenle davacılara ait tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle ve aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile … aleyhine açılan davanın husumetten reddine, Hazine aleyhine açılan davanın ise ıslah dilekçesi de gözetilerek kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet ve zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, tapunun iptal edildiği tarihin 12.06.1998 olduğunu, taşınmazın tapusunun 2/B olarak iptal edildiğini, taşınmazın 6292 sayılı Kanun kapsamında olduğunu, davacıların iade talebinin reddedilmesi üzerine idari işlemin iptali için dava açmadıklarını, eksik ve hatalı rapora göre hüküm kurulduğunu, makul bir tazminat belirlenmesi gerekirken fahiş tazminat belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Hazinenin 29.01.2018 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ncı maddesine göre bu davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu, Yalova Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/215 Esas, 1997/1381 Karar sayılı taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline ilişkin kararın 12.06.1998 tarihinde kesinleştiği, davanın açılış tarihi itibarıyla 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, İlk Derece Mahkemesince zararın oluştuğu kabul edilen 30.11.2015 kesinleşme tarihli Yalova Kadastro Mahkemesinin 2012/6 Esas 2014/35 Karar sayılı davasının …’nün açtığı yenileme kadastro tespitine itiraz davası olduğu davacıların taşınmazdaki mülkiyet hakkını kaybettikleri tarih 12.06.1998 kesinleşme tarihli karar olduğundan İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmesinin isabetli olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun karar tarihinden önce zamanaşımına uğramış tazminatların, talep edilebilmesi açısından zamanaşımının kaldırılmadığı, ancak 10 yıllık zamanaşımının yeniden başlamayacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından önce, zamanaşımı dolan başvuruculara ilişkin makul süreyi belirleme yetkisinin ilk derece mahkemelerine ve Yargıtaya ait olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacıların resmî tapu senedi ile taşınmazı satın aldığını, taşınmazın Orman Bakanlığınca açılan dava sonucu Yalova Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/215 Esas 1997-1381 Karar sayılı ilamı ile iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiğini, taşınmazın bölgede yapılan kadastro yenilemesi sonucu 109 ada 8 parsel numarasını, 2/B çalışması sonucunda da 109 ada 12 parsel numarasını aldığını, 19.04.2012 tarih 6292 sayılı Kanun doğrultusunda hak sahibi olarak kabul edilen davacıların yasal başvuru süresi içersinde ilgili kuruma başvuru yaptıklarını, bu arada Yalova Kadastro Mahkemesi’nin 2012/6 esas sayılı dosyası ile … tarafından davacılar ile birlikte Maliye Hazinesi aleyhine tapuya tescil ve tapu kaydı üzerindeki şerhlerin terkini istemli olarak açılan davanın da Mahkemenin 2014/35 Karar sayılı ilamı kabulüne karar verildiğini, kararın 13.08.2015 tarihinde kesinleştiğini, işbu dava dosyası kesinleşinceye kadar, tapu kaydının üzerinde kalmaya devam ettiğini, davacıların satın almış oldukları ilgili tapularının, 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğe gireceği ve 2/B şerhi ile başvuru doğrultusunda kendilerine takyidatdan arınmış olarak geri verileceği umudu ile beklediklerini İstinaf Mahkemesi Kararının aksine, davacılar yönünden bir zamanaşımı süresi işletilecek ise bu süre ancak 13.08.2015 tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, davacıların tapu kütüğü beyanlar hanesine isimlerini yazdırmış olmakla, 6292 sayılı Kanun gereği hak sahibi olduğunu, 16.03.2012 tarihinde Yalova Milli Emlak Müdürlüğü ile Orman İşletme Müdürlüğü arasındaki yazışmada: “109 ada 12 parselde … ve …’nın zilyetleri hakkında kesinleşmiş Mahkeme kararı kesin hüküm teşkil ettiğinden ilgi yazınız ile istenilen davanın açılması için herhangi bir işlem yapılmamış olup, işbu parsel hakkında idarenizce dava açılması takdirlerinizdedir” şeklinde Orman Genel Müdürlüğüne yazı yazıldığını, eğer bir zamanaşımı hesaplaması yapılacak ise yenileme kadastrosuna itiraz davasının kesinleştiği tarihten başlatılması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Yalova ili, … ilçesi, Esadiye köyü eski 160 (yeni 109 ada 12) parsel sayılı, 15.353,76 metrekare yüzölçümlü taşınmazın 01.09.1959 tarinde yapılan arazi kadastrosu esnasında dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil gördüğü, davacıların 09.12.1996 yılında taşınmazı satış yoluyla edindikleri, taşınmazın tapu kaydına 09.11.1992 tarihinde orman sınırları içinde kaldığına yönelik, 20.09.1996 tarihinde ise 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığına yönelik şerh konulduğu, Orman Bakanlığı tarafından açılan davada Yalova Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/215 Esas,1997/1381 Karar sayılı kararı ile 2/B gereği orman dışına çıkartılan yerlerin mülkiyetinin Hazineye ait olduğu gerekçesiyle dava konusu Esadiye 160 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, davalıların zilyetliğinin tapu siciline işlenmesine karar verildiği, kararın 12.06.1998 tarihinde kesinleştiği, 28.04.1999 da ise “zilyetlerinin davacılar” olduğu belirtmesinin yapıldığı, davacı … tarafından Yalova Kadastro Mahkemesinde yenileme Kadastrosuna itiraz, Hazine adına tespiti yapılan tutanağın beyanlar hanesindeki beyanın ve taşınmazın niteliği kısmındaki beyanın iptali talebi ile açılan davanın Mahkemenin 2014/35 Karar sayılı ilâmı ile kabul edilerek, beyanlar hanesine “tamamı orman haline dönüşmüştür” yazılmak ve niteliği hanesi “orman” olarak değiştirilmek suretiyle tapuya tesciline karar verildiği, kararın 30.11.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, yenileme kadastrosu esnasında yapılan incelemenin teknik çalışmalar ile sınırlı olduğu, yenileme kadastrosu nedeniyle tapu siciline geçmiş ya da geçmemiş mülkiyete ilişkin hakların inceleme konusu yapılamayacağı da gözetildiğinde zamanaşımının başlangıç tarihi olarak tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih olan 12.06.1998 tarihi kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı Hazine yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.