Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/9555 E. 2022/18711 K. 19.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9555
KARAR NO : 2022/18711
KARAR TARİHİ : 19.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;

– K A R A R –

Dava, 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki Hatay İli, Kumlu İlçesi, Yeniköy Köyü 29 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Kamulaştırma Kanunu’nun 4650 sayılı Kanun’la değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın kuru tarım arazisi olduğu belirlenmiş ve buna göre münavebe değerlendirmesi yapılmış, mahkemece hükme esas alınan 11.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda ise biri dava konusu taşınmazda diğer ikisi de farklı parsellerde bulunan toplam üç adet derin kuyudan sulandığı ve sulu tarım arazisi olarak değerlendirildiği halde, fen raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan kuyu krokide gösterilmediği gibi başkasının taşınmazındaki iki kuyudan yapılan sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir mükellefiyet kurulmuş olması gerektiğinden bu hususun varlığı ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmemiş olup diğer taşınmazlardaki kuyularda mükellefiyet kurulmamış olması durumunda, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tek kuyunun taşınmazın tamamını sulamada yeterli olup olmadığı veya ne kadarlık kısmı için yeterli olduğunun tespit edilmesi gerektiği düşünülmeden taşınmaz sulanabilir tarım arazi olarak kabul edilip değerlendirme yapan bilirkişi kurulu raporuna dayalı hüküm kurulması,
2-Hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda taşınmazın 182.406,25 m²lik kısmının taşlık, 176.159,68 m²lik kısmının ise işlenmemiş alanlar olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Bu alanlara ilişkin taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden değerinin ayrı ayrı tespitinin yapılması gerekirken, belirlenen m² birim değerinden işlenmemiş alanlar yönünden %50, taşlık alanlar yönünden ise %80 değer düşürülmek suretiyle belirlenen m² birim değeri üzerinden bedel belirlenmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalılardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine, 19.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.