YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/9029
KARAR NO : 2023/2811
KARAR TARİHİ : 21.03.2023
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.03.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacılar vekili Avukat … ve davalı … vekili Avukat … gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, … ilçesi, … köyü, 1233 ada 84 (eski 2441) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görev, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçirildiğini, yasal hasım olmadıklarını, yasal hasımın Orman Genel Müdürlüğü olduğunu ileri sürerek davanın öncelikle usul yönünden; mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi incelemelerinde önce emsal karşılaştırma metodu bilahare de ek rapor ile gelir metodu ile değerleme yapıldığını, hakimin bilirkişi heyetine değerlemenin emsal metoduna göre değil gelir metoduna göre yapılması gerektiği yönündeki müdahalesinin usul hükümlerine aykırı olduğunu, dosyadaki kök rapora karşı yaptıkları itirazlarını tekrar ettiklerini, emsal incelemesinde somut emsal ile dava konusu emsal arasındaki kıyaslama oranının %12 olarak belirlenmesinin gerçekçi olmadığını, dosyada bulunan ek raporu da kabul etmediklerini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, görev ve husumet itirazlarını tekrar ettiklerini, Kanunlar gereğince Orman olarak tespit edilmesi gereken yerlerin yine Kanuna uygun olarak Orman olarak tespit edildiğini, bu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, öte yandan tazminat talep edilebilmesi için ya sözleşmeye aykırılığın ya haksız bir fiilin ya da sebepsiz zenginleşmenin bulunması gerektiğini, somut olayda bunların hiç birinin söz konusu olmadığını, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında, taşınmazın önce arsa sonra tarla olarak değerlendirildiğini, mahkeme tarafından taşınmazın arsa olduğuna kanaat getirilerek buna göre karar verildiğini, bilirkişi raporunda taşınmazdan elde edilebilecek muhtemel gelirin hesaplanması yoluna gidilerek bir nevi ecrimisil hesaplaması yapıldığını, böyle bir durumun usule, Kanun’a ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına aykırı olduğunu, taşınmaz için belirlenen %60 objektif değer artışının son derece yüksek olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının da %4 gibi düşük bir oranda belirlenmesinin bu denli olumsuz koşullara sahip bir taşınmaz için doğru olmadığını, tazminat tutarına ıslah tarihi ve dava tarihi dikkate alınmadan tescil hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin de kabul edilemeyeceğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile hükme esas alınan rapor uyarınca bedelinin davalıdan tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda davacılar murisi … adına tescil edildiği, 1975 yılında İrfaniye Ökten, …, …’e intikal ettiği, taşınmazın yenileme ile … Mahallesi 1233 ada 84 parsel numarasına kaydedildiği ve 27.09.1996 tarihinde taşınmaza orman şerhi konulduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan karşı dava sonucunda, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/183 Esas, 2018/195 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın istinaf edilmeyerek 12.01.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 06.03.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak ve kapitalizasyon faizinin %4, objektif değer artırıcı unsurun %60 oranında kabulü ile değer biçilerek taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve Kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.