YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/8517
KARAR NO : 2022/12605
KARAR TARİHİ : 26.09.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
İİK’nın 277. maddesinden kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkin olarak açılan davada İzmir 23. Asliye Hukuk ve Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanun’un 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, İİK’nın 277. maddesinden kaynaklanan tasarrufun iptali davasıdır.
İzmir 23.Asliye Hukuk Mahkemesince, tasarrufun iptali davaları için İİK de yetki yetki konusu ile ilgili düzenleme yapılmadığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (Yeni 4. Hukuk Dairesi) HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı tasarrufun iptali davaları için de geçerli olacağını kabul etmekle, davalılar vekilinin süresinde yetki itirazında bulunmuş olduğu ve davalıların yerleşim yerinin Ankara olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacının davalılar hakkında İzmir’de tasarrufun iptali istemiyle açmış olduğu davada, kesin yetkinin olmadığı, davalı/borçlu … ile doğrudan doğruya işlem yapan üçüncü kişi konumundaki …, …, …, … ve … arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, bu nedenle usuli işlemleri birlikte yapmak zorunda oldukları gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
İptal davaları için kanunda özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK’nın 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Kanun’un 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK’nın 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK’nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukukî sonuç doğurmaz.
HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde “Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazını “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir. Son olarak; “Cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127/1. maddesi ise “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir” şeklinde düzenleme getirmektedir.
Somut olayda; davalılardan …, …, … ve …’nun cevap dilekçeleri ile birlikte yetki itirazında bulunduğu, diğer davalılar … ve … ’un ise usulüne uygun yetki itirazında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı yer olan İzmir 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince İzmir 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.