Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/7830 E. 2022/14067 K. 17.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7830
KARAR NO : 2022/14067
KARAR TARİHİ : 17.10.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin talebi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

– K A R A R –
5235 sayılı “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinde; Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun görevleri düzenlenmiş olup, anılan maddenin 3. bendinde de, “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması halinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek” hükmüne yer verilmiştir.
Belirtilen hüküm ile, ilgili bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunca; benzer olaylarda verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlık ile ilgili Yargıtay’dan karar verilmesini istemeleri halinde izleyecekleri usul detaylı olarak düzenlenmiş olup, burada başvurunun gerekçeli olarak, başkanlar kurulunun kendi görüşlerinin de eklenmesi suretiyle yapılacağı açıkça kural altına alınmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 11.02.2022 tarihli ve 2022/5 Esas sayılı başvurusunda; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2021/374 Esas, 2021/1827 Karar sayılı dosyası ve 2021/478 Esas, 2021/758 Karar sayılı dosyası, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/1591 Esas, 2021/1578 Karar sayılı dosyası, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/985 Esas, 2021/1429 Karar sayılı dosyası, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2021/656 Esas, 2021/558 Karar sayılı dosyası ve 2021/469 Esas, 2021/540 Karar sayılı dosyası, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/271 Esas, 2021/274 Karar sayılı dosyası, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/504 Esas, 2021/546 Karar sayılı dosyasından verilen kesin nitelikteki kararlar arasında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu Birinci Dairesince görüşülerek; 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 46. maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’na eklenen geçici 14. maddesi uyarınca;
1) İflâs yoluyla adi takipten doğan;
a) İflâs davası (İcra ve İflâs Kanunu 156. madde)
b) İtirazın kaldırılması ve iflâs davası (İcra ve İflâs Kanunu 156. madde)
2) Kambiyo senetlerine mahsus iflâs yoluyla takipten doğan;
a) İflâs davası (İcra ve İflâs Kanunu 173. madde)
b) İtirazın kaldırılması ve iflâs davası (İcra ve İflâs Kanunu 174. madde)
3) Doğrudan doğruya;
a) Alacaklı tarafından talep edilen iflâs davaları (İcra ve İflâs Kanunu 177. madde)
b) Borçlu tarafından talep edilen iflâs davaları (İcra ve İflâs Kanunu 178. madde)
c) Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflâsı davaları (İcra ve İflâs Kanunu 179. madde)
4) İflâs tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline yönelik davalar (İflâs tarihinden önce açılıp yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüşen alacak davaları hariç olmak üzere kayıt kabul ve kayıt terkin davaları) (İcra ve İflâs Kanunu 235. Madde)
5) Takasa itiraz davaları (İcra ve İflâs Kanunu 201. Madde)
6) İflâsın kaldırılması talepleri (İcra ve İflâs Kanunu 182. madde)
7) İflâsın kapanması talepleri (İcra ve İflâs Kanunu 254. madde)
8) İtibarın yerine gelmesi talebi (İcra ve İflâs Kanunu 313 ve 314. maddeleri)
9) Adi konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflâs Kanunu 285 ilâ 308/h maddeleri)
10) İflâstan sonra konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflâs Kanunu 309. madde)
11) Malvarlığının terki suretiyle konkordatodan kaynaklanan talepler (İcra ve İflâs Kanunu 309/a ilâ 309/l maddeleri)
12) Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması talepleri (İcra ve İflâs Kanunu 309/m ilâ 309/ü maddeleri) hususlarından kaynaklanan davalara;
1-Üç ve daha az asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ticaret mahkemesinin,
2-Üçten fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde ise 1, 2 ve 3 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin,
İhtisas mahkemesi olarak belirlenmesine,
7101 sayılı Kanun’un 46. maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununa eklenen geçici 14. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu kapsamda görülmekte olan davalar bakımından iflâsın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına, mahkemelerin derdest dava dosyalarının bu karara dayanarak anılan mahkemelere gönderemeyeceğine, iş bu kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine karar verildi.” şeklinde karar alındığı, daha sonra HSK Birinci Dairesince iflas ve konkordato konusunda uzman Asliye Ticaret Mahkemelerinin belirlendiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince bu karara göre ihtisas mahkemelerinin yargı yeri olarak belirlendiği, diğer bir kısım Bölge Adliye Mahkemelerinde de konularına göre HSK kararında belirtilen uzman mahkemelerin dışında mahkemelerin belirlendiği, bu nedenle merci tayinlerinde farklı mahkemelerin görevlendirildiği nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesi talep edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2021/374 E-2021/1827 K. sayılı kararının incelenmesinde;
İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin alacağın konkordato nisabına dahil edilmesi aksi takdirde davalıdan tahsili talebine ilişkin davada Dairece HSK’nın 1. Dairesinin 03.04.2018 tarih ve 538 sayılı kararı uyarınca İflas ve Konkordato Hukukuna ilişkin davalarda 3 ten fazla Asliye Hukuk Mahkemesi bulunan yerlerde 1-2-3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin ihtisas mahkemesi olarak belirlenmesi nedeniyle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2021/478 Esas, 2021/758 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta anılan HSK kararına ilişkin Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/1591 Esas, 2021/1578 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/1551 Esas, 2021/1547 Karar sayılı kararının incelenmesinde ise,
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/985 Esas, 2021/1429 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03/04/2018 tarih 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlendiği,
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2021/656 Esas, 2021/558 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2021/469 Esas, 2021/540 Karar sayılı kararının incelenmesinde ise İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/271 Esas, 2021/274 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği,
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/504 Esas, 2021/546 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlıkta HSK’nın 03.04.2018 tarih, 538 sayılı ilke kararı uyarınca İİK 308/b ve 308/h maddelerine göre Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin benzer olayda verdikleri kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunduğundan bu uyuşmazlıkların 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/1-3 maddesine göre giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 301. maddesine göre, konkordato projesinin hazırlanıp alacakların bildirilmesi ve tahkikinden sonra, komiser tarafından yapılacak ilanda yer alan alacaklının bir başka deyişle, konkordato projesine alacağı kaydedilen alacaklının alacağına borçlunun itiraz etmesi halinde bu alacak “çekişmeli alacak” vasfını kazanır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 302/IV. bendi gereği mahkeme, çekişmeli alacağın hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına yaklaşık ispat ölçüsünde ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak karar verecektir. Bu şekilde inceleme yapan mahkemenin vereceği karar, maddi hukuk bakımından sonuç doğurmaz.
Çekişmeli alacağın oylamaya katılmasına ve katılacağı orana karar veren mahkeme, İİK’nın 308/b-II. bendi gereği tasdik kararında konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebileceği gibi çekişmeli alacağın oylamaya hiç katılmamasına da karar verebilir. Ancak ne yönde karar verilirse verilsin bu karar bağlayıcı olmayıp tasdik kararının ilanından itibaren İİK’nın 308/b-I. bendi gereği alacağı itiraza uğrayan alacaklı tasdik kararından itibaren bir ay içinde dava açmak zorundadır.
Külli bir tasfiye prosedürü olan konkordato, hem bu özelliği hem de tasdik halinde İİK’nın 308/c maddesi gereğinde konkordatoya katılsın katılmasın kural olarak konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan tüm alacaklar için mecburi olduğundan, 3.kişilerin de haklarını etkileyecek nitelikte kamusal bir karaktere sahiptir. Bu nedenle, hakimin tasdik koşulları bakımından resen inceleme ve araştırma yapması gerektiği gibi sürecin başarıya ulaşması bakımından yasada kısa ve kesin süreler öngörülmüştür.
Arabuluculuk, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin yardımı ile bir araya gelen tarafların kendi iradelerine tabi başka bir deyişle üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hukuki uyuşmazlıkları birlikte müzakere ederek çözümü kendi menfaatlerine göre sağladıkları yine alternatif bir uyuşmazlık çözümü yöntemidir. Arabuluculukta yapılan anlaşma taraflar arasında sonuç doğurur. Nitekim; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-1. maddesi uyarınca arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir. Anlaşma belgesi düzenlenmesi halinde bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırsa bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler ve bu şerhi içeren anlaşma ilam niteliğinde belge sayılarak ilamların icrasına ilişkin genel hükümlere göre yerine getirilir.
Çekişmeli alacaklar hakkındaki açılacak dava, görevli ve yetkili mahkeme ile yargılama usulleri ve ispat hukuku kuralları bakımından genel hükümlere tabi olacaktır. Örneğin çekişmeli alacak olacak kira sözleşmesi ise kaynaklı uyuşmazlık Sulh Hukuk Mahkemesi’nde işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlık İş Mahkemesinde, ticari olmayan bir alacağa dayalı uyuşmazlık ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, ticari nitelikte bir alacak ise Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülecektir. Kanun koyucu burada her uyuşmazlığın uzman mahkemelerde görülmesine ilişkin genel ilkeden ayrılmamıştır. Genel hükümlere tabi olma sadece bu konularda söz konusudur. Buna karşılık, alacağın tahsili genel hükümlere tabi değildir.
Yukarıda değinildiği üzere tasdik edilen konkordato genel olarak bütün alacaklılar için mecburi ve bağlayıcı olduğundan çekişmeli alacağın mukadderatı da konkordato hükümlerine tabiidir. Bir başka deyişle çekişmeli alacak hakkında karar veren mahkeme, konkordato projesini göz önünde bulundurarak alacağın tasdik edilen vade, tenzilat ve diğer ödeme koşullarına göre tahsil edilmesi yönünde hüküm kuracaktır. Aksi halde hem ödemeler dengesi bozulur hem de alacaklılar arasında eşitsizlik yaratılmış olur. Bu nedenle, çekişmeli alacak davası ile konkordato prosedürü arasında sıkı bir ilişki olması ve korunan menfaat nedeniyle de doktrinde de zorunlu arabuculuğa tabi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu anlatılanlar neticesinde dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda, HSK 1. Dairesinin 03.04.2018 tarihli, 538 sayılı kararıyla belirlenen 1, 2 ve 3 numaralı Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin belirlenmesi mahkemeler arasındaki işbölümüne ilişkindir. HSK 1. Dairesi anılan kararı uyarınca ihtisas mahkemelerini belirlemiştir. İİK 308/B maddesi gereğince açılan davalarda HSK 1. Dairesi’nin 538 sayılı kararı gereğince belirlenen mahkemeler iş bölümü itibari ile yetkili kılınmıştır. Yani kanunla düzenlenmesi gereken görev ve yetki kararı niteliğinde değildir. Somut uyuşmazlıkta Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından verilen yetkisizlik kararları da gerçek anlamda yetkisizlik kararı olmayıp iş bölümü itibari ile devir kararı niteliğindedir.
Bu açıklamalara göre Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 11.02.2022 tarihli ve 2022/5 Esas sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.