Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/7728 E. 2023/2260 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7728
KARAR NO : 2023/2260
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Muş ili, … ilçesi, … Mahallesi 740 (ifrazla 1956 ve 1957), 742 (ifrazla 1958 ve 1959) ve 768 parsel sayılı taşınmazlarda kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

III. MAHKEME KARARI
Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.2015 tarihli ve 2009/79 Esas, 2015/207 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.2015 tarihli ve 2009/79 Esas, 2015/207 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 10.12.2015 tarihli ve 2015/12276 Esas, 2015/23931 Karar sayılı kararı ile dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu, bu nedenle hükme esas alınan ve taşınmaza arazi niteliği ile değer biçen raporun hükme esas alınamayacağı, dava konusu taşınmaza arsa olarak değer biçen ilk bilirkişi kurulu raporunda taşınmaza soyut olarak değer biçildiği ve irtifak hesaplaması yapılmadığı, ikinci raporda ise incelenen emsale göre dava konusu taşınmaz 100 kat değerli kabul edildiği gibi irtifak değer kaybının da usulüne uygun olarak hesaplanmadığı anlaşıldığından bu raporların da geçersiz olduğu, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, dava konusu taşınmazlarda bulunan pilon yerlerinin tapusunun iptali ile davacı idare adına tesciline, yine dava konusu taşınmazlarda tesis edilen irtifak haklarının davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi ve taraflar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenecek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin fahiş olduğunu, karar kesinleşmeden hükmedilen bedelin ödenmesine yönelik kararın yasaya aykırı olduğunu, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını ve müvekkili idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın arsa vasfında olduğu ortada olduğu hâlde, önceki raporlarla da çelişkili olacak şekilde arazi vasfında varsayılarak hesaplama yapılmak suretiyle düşük bedel tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasında kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesi.

2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Arsa niteliğindeki Muş ili, … ilçesi, … Mahallesi 740 (ifrazla 1956 ve 1957), 742 (ifrazla 1958 ve 1959) ve 768 parsel sayılı taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal kabul edilen taşınmazın resmi satış akit tablosunda satış bedelinin 3.200 TL olarak gösterildiği, ancak yapılan araştırmada şifahen edinilen bilgiye göre satış bedelinin 37.000 TL olduğu belirtilerek, bu bedel esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmadığı gibi, emsal alınan taşınmazın resmi satış akit tablosu ilgili Tapu Müdürlüğünden, değerlendirme tarihi itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değeri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden getirtilip; bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması nedeniyle doğru değildir.

4. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.

5. İrtifak hesaplaması yapılırken, üzerinde irtifak kurulacak olan 1957 ve 1959 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümü üzerinden hesaplama yapılması gerekirken, kök 740 ve 742 parsel sayılı taşınmazlar dikkate alınarak hesaplama yapılması doğru olmadığı gibi, bu parsellerden 740 parsel sayılı taşınmazın alanı 10.000 m² olduğu hâlde, 12.500 m² ve 742 parsel sayılı taşınmazın alanı 4.500 m² olduğu hâlde, 45.000 m² olarak hesaplamada esas alınması suretiyle eksik bedel hesaplanması doğru görülmemiştir.

6. Dava konusu taşınmazların niteliği, geometrik durumu, yüzölçümü ve enerji nakil hattının güzergahı dikkate alınarak irtifak hakkı nedeniyle değer düşüklüğü oranının 1957, 1959 ve 768 parsel sayılı taşınmazların tüm değerinin sırasıyla %0,30’u, %4,50’si ve %2’si oranında olması gerektiği gözetilmeden irtifak hakkı bedelinin az tespit edilmesi isabetli değildir.

7. Tespit edilen bedele dava tarihinden dört ay sonrasından başlayarak yasal faiz yürütülmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.

8. Tescil yönünden kararın kesin olduğu belirtilerek, kararın kesinleşmesi beklenmeksizin tescil işleminin yapılabilmesi için ilgili Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.