YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7422
KARAR NO : 2022/17052
KARAR TARİHİ : 28.11.2022
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
– K A R A R –
Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurularının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra, Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/392 Esas, 2021/637 Karar sayılı kararının incelenmesinde;
Dosyanın incelenmesinden; Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/81 Esas, 2013/297 Karar sayılı kararı ile Altınova İlçesi, Hersek Mahallesi 33 parsel sayılı taşınmazın, 4604,74 m²lik kısmı kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptali ile terkinine karar verildiği, kararın 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 24.04.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi, üzerindeki yapıya bayındırlık birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesinde ve taşınmazın tespit edilen gerçek bedelinin TMK’nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan davalarda, taşınmazın değeri Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesindeki yönteme göre belirlenir. Kamulaştırma Kanunu’nun 11/1-g maddesine göre arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması, değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması ve kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre değer biçilmesi gerekir.
Dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken emsal olarak incelenen Hersek Mahallesi 647 parsel ile dava konusu taşınmazın kıyaslanması hususunda bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Şöyle ki;
26.12.2018 tarihli raporda dava konusu taşınmaz emsalden %50 değerli bulunmuşken, 03.02.2020 tarihli ek raporda dava konusu taşınmaz emsalden %70 değerli bulunduğu, alınan 18.01.2021 tarihli ek raporda ise emsalden %100 değerli olduğu belirtilmiştir. Bu hususlar emsal ile dava konusu taşınmazın kıyasında çelişki oluşturduğu gibi, belediye yazı cevabına göre emsalin İmar Kanunu’nun 15 ve 16. maddesi uygulamasına tabi tutulduğu, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre imar parseli olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeden emsal taşınmazı kadastral parsel olarak kabul eden bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturularak bilirkişi kurulu marifetiyle mahalinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/392 Esas, 2021/637 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 28.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.