YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5436
KARAR NO : 2023/404
KARAR TARİHİ : 17.01.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiş olup, karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine de farklı gerekçe ile bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idare vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.01.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı idare vekili Avukat … gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili, … Mahallesi, eski 1253 ada 2 parsel, (yeni 1253 ada 8 parsel) sayılı taşınmaza fiilen el atıldığından bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın idarelerinin mülkiyetinde olduğunu, mahkeme kararı ile 221 sayılı İstimlak Kanunu (221 sayılı Kanun) hükümlerine göre idareleri adına tescil edildiğini, ilgili Kanun hükümlerine göre bedelinin istenemeyeceğini, uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilerek, yargılama giderlerinin davacı tarafta bırakılmasına ve lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13.03.2012 tarihli ve 2011/207 Esas, 2012/161 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmaza davalı idarece 09.10.1956 tarihinden önce el atıldığı ve bu nedenle de Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.1971 tarihli ve 1968/561 Esas, 1971/196 Karar sayılı kararı ile taşınmazın davalı idare adına tesciline karar verildiğinden ve 221 sayılı Kanunu’nun 1 inci ve 4 üncü maddeleri gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi gerekçesiyle Mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Karar Düzeltme İsteminin Kabulü İle Değişik Gerekçe İle Bozma Kararı
1. Dairemizin 07.10.2013 tarihli, 2013/12656 Esas, 2013/16998 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; Dava konusu taşınmazın 1970 yılında yapılan kadastro çalışmalarında davacının murisi adına tespit ve tescil edilmekle beraber, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sular İdaresi Müdürlüğü tarafından 1968 yılında hasımsız olarak açılıp, Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/561 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava sonucunda, 1971 yılında 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı idare adına tesciline karar verildiği ancak, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ilişkin bu davanın hasımsız olarak yürütülmesi nedeniyle, bahsi geçen kararın yolsuz tescil niteliğinde olduğu anlaşılmakla, taşınmaza davalı idare tarafından kalıcı olarak el atılıp atılmadığının tespiti için mahallinde yeniden keşif yapılarak, fiilen el atıldığının belirlenmesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle, değişik gerekçe ile yukarıda belirtilen Mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19.11.2015 tarihli ve 2014/418 Esas, 2015/473 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; ileri sürülen vakıa ve hukuki değerlendirmeler bakımından davalı lehine usulî kazanılmış hak doğmamış olduğunun kabulü gerektiğini, tapu kaydı üzerinde yapılan incelemelerde taşınmazın 221 sayılı Kanun’un çok öncesinde tapu kaydının bulunduğunu, 2 yıllık hak düşürücü süresinin sona ermiş olduğunu, taşınmazın vakıf arazisi olup, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, örnek kararlar sunulması suretiyle Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuş ve ek dilekçe ile temyiz sebeplerini destekleyen hukukî mütalaa sunulmuştur.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanunun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
1. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun’un “Kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti” kenar başlıklı geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine menî müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmî şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66 ncı maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; arsa niteliğindeki İstanbul ili, … Mahallesi, eski 1253 ada 2, yeni 1253 ada 8 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, değer biçilmesinde, aynı mahalden Dairemize intikal eden ve onanan dosyalar nazara alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Dava konusu taşınmazın 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 27.06.1970 tarihinde davacının murisi ve üçüncü kişiler adına adına tespit ve tescil edilmiş olup, bu itibarla 221 sayılı Kanunu’nun ilgili hükümleri somut dosyada uygulanamayacağı gibi, davacı murisi adına tapulamadan tescilli taşınmazın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sular İdaresi Müdürlüğü tarafından 1968 yılında hasımsız olarak açılıp, Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1968/561 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava sonucunda, 1971 yılında 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı idare adına tesciline karar verildiği ve ilgili karar gereği taşınmazın idare adına tescil edilmiş olduğu anlaşılmışsa da, dava konusu taşınmazın davacı murisi adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ilişkin bu davanın hasımsız olarak yürütülmesi nedeniyle, bahsi geçen kararın davacı taraf yönünden kesin hüküm niteliğinde olmadığı ve taşınmaza, çimlendirilmesi ve ağaç dikilmesi suretiyle yeşil alan (park) olarak kalıcı olarak fiilen el atılmış olduğundan bedeline hükmedilerek, tazminat bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Mahkeme kararının ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.