Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/482 E. 2022/7552 K. 26.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/482
KARAR NO : 2022/7552
KARAR TARİHİ : 26.04.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın arttırılması davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca BOZULMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 05/10/2021 gün ve 2020/10962 Esas – 2021/10866 Karar sayılı ilama karşı, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:

-K A R A R-

İmar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkin davada; uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak verilen karar Dairemizce bozulmuş, taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre; davacılar vekilinin tüm, davalı idare vekilinin sair karar düzeltme nedenleri HUMK’un 440.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Ancak;
20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 gün, 29824 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6745 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddesinin 2. fıkrası ile getirilen;”Bu Kanun’un geçici 6. maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü uyarınca alınması gerekli harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiği gibi; davanın konusu tek ve aynı hukuki sebepten kaynaklandığından kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı bu defa yapılan incelemeden anlaşılmakla;
Davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 05.10.2021 gün ve 2020/10962 Esas – 2021/10866 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekili 17.11.2014 tarihli dilekçesine ekli 11.03.2013 tarihli sulh protokolü uyarınca tarafların sulh olduğunu bildirmiştir.
Sulh, HMK’un 313. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Sulh görülmekte olan bir davada tarafların uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Karar kesinleşinceye kadar yapılan her türlü sulh anlaşması mahkeme huzurunda yapılmış sulh olarak kabul edilir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18. maddesinin “h” bendi uyarınca; vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL’den fazla olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye kabul ve feragate karar verme yetkisi Belediye Meclisine aittir. Bu durumda dosyaya sunulan sulh sözleşmesi ekinde meclis kararının bulunmadığı dikkate alındığında Belediye Meclisinden alınmış bir sulh ve kabul kararı bulunup bulunmadığı hususu mahkemece araştırılıp, usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir sulh sözleşmesinin bulunduğunun tespit edilmesi halinde HMK.nun 315. maddesi uyarınca işlem yapılıp sonucuna göre ve davalı idare tarafından yapılan ödemelerde dikate alınmak suretiyle karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
2-Arsa niteliğindeki … parsel sayılı taşınmaza 6745 sayılı Kanunun 35. maddesi ile 2942 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 12. maddesi uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması karşılaştırması yapılmak suretiyle değer biçilmsinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik yoktur. Ancak;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmaz yüzölçümü itibariyle dava konusu taşınmaza göre küçük yüzölçümlü olduğu gibi dairemiz denetiminden geçerek 2021/776E. – 2021/10029 K sayılı ilam ile onandığı anlaşılan ve dava konusu taşınmazla aynı mahallede bulunan … parsel sayılı taşınmazlara imar uygulamasının tapuya tescil edildiği 1.03.1990 tarihi itibariyle, taşınmazların m2’sine 0.20 TL değer takdir edildiği ve yine dava konusu taşınmaza 20.05.2008 dava tarihi itibariyle değer biçen 25.08.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın m2 birim fiyatının 813,00 TL/m2 olarak belirlendiği gözetildiğinde, dava konusu taşınmaza imar uygulamasının tapuya tescil edildiği 23.11.1989 tarihi itibariyle 0,11 TL/m2 değer belirleyen bilirkişi raporu inandırıcı bulunmamıştır.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi tespit edilen bedele de Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici fiyat endeksi tablosu esas alınıp güncelleme yapılarak dava tarihindeki değerinin tespiti için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
3-20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 gün, 29824 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6745 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddesinin 2. fıkrası ile getirilen;”Bu Kanun’un geçici 6. maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü uyarınca alınması gerekli harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanması gerektiği gibi; davanın konusu tek ve aynı hukuki sebepten kaynaklandığından kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davacılardan peşin alındığından karar düzeltme harcı alınmasına yer olmadığına, HUMK’un 442. maddesi gözönünde bulundurularak takdiren 660,00-TL para cezasının karar düzeltme isteyen davacılardan alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydedilmesine, davalı idareden peşin alınan karar düzeltme harcı ile temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 26/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.