Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/3172 E. 2022/12769 K. 27.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3172
KARAR NO : 2022/12769
KARAR TARİHİ : 27.09.2022

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ıslah-imar uygulaması sonucu verilmeyen yer bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın idari yargıda görülmesi gerektiği anlaşıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi …’in 25.05.1957 tarihinde, …, … Mahallesi 2051 ada 1 parselde kayıtlı 460.614 m² yüzölçümlü taşınmazdan 300/76320 hisse satın aldığını, murisin satın aldığı hissenin toplamının 1.810,58 m²’ye tekabül ettiğini, davalı idarenin 1987 yılında 3290 sayılı Kanun’la değişik 10/c maddesine göre ıslah-imar plan uygulaması yaptığını, davacıların murisinin 300/76320 hissesinin hiçbir mahkeme kararı olmadan 300/457920 olarak değiştirilip küçültüldüğünü, murisin 1.810,58 m²’lik hissesine karşılık … İlçesi, … Mahallesi 79 m²’lik 36779 ada 5 parsel sayılı taşınmazda tam hisse, 91 m²’lik 36779 ada 6 parsel sayılı taşınmazda tam hisse, 196 m²’lik 36779 ada 7 parsel sayılı taşınmazda 26/123 hisse olmak üzere toplam 196 m²’lik hisse verildiğini, bu durumun açıkça mülkiyet hakkının ihlali olduğunu, davalı … tarafından 1987 yılında yapılan ıslah-imar uygulaması sonucu davacıların murisine ait resmi tapu kaydındaki hisse payının haksız ve hukuka aykırı olarak değiştirilmesi nedeni ile verilmeyen 980 m²’lik eksik kısmın emsal araştırması yapılarak dava tarihinden itibaren değerinin belirlenmesine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL eksik yer bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; müvekkili idarece yapılan işlemin haksız bir eylem olmadığını, ıslah imar planı süresinde itiraz edilmediğinden hak düşücü süresinin geçtiğini,10 yıllık zaman aşımını süresinin geçmiş olduğunu, imar uygulamasından doğan zararlarda eksik olduğu iddia edilen yerin bedeli nedeni ile açılan davaların idari yargıda görülmesi gerektiğini, hatalı yargı yolunda açılması nedeni ile davanın reddine, esasa girilmesi halinde husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Uyuşmazlık Mahkemesi kararında, “müvekkilinin taşınmaz üzerindeki temel iddiasının, gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine göre değil, 2981 sayılı Yasa’da ön görülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespitinin ise, idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiğinin açık olduğunu,” belirterek tamamen maddi gerçeğe aykırı bir değerlendirme yaptığını imar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen taşınmaz bedelleri ile imar uygulaması sebebiyle oluşturulan ipotek bedellerinin artırılması ve eksiltilmesi ile ilgili davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar ile, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’ndan kaynaklanan tazminat davaları sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi görevinin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinde olduğunu; dolayısıyla davanın adli yargıda görülmesi gereken davalardan olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince dava konusu uyuşmazlık hakkında adli yargının görevli olduğundan bahisle davalı idare vekilinin görev itirazının reddine karar verildiğini, davalı idare vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması talebi ile Danıştay Başsavcılığına başvurulduğunu, Danıştay Başsavcılığının 2017/104 Esas sayılı kararı ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesinin 28.05.2018 tarih ve 2018/57 Esas, 2018/336 Karar sayılı kararında davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verildiği gözetilerek, davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğini, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilin murisi …’in 25.05.1957 tarihinde 484.885 m2 alanlı dava konusu taşınmazdan 300/76320 hisse satın aldığını, bu hissenin 1.810,58 m²’ye tekabül ettiğini, davalı idare tarafından 1987 yılında dava konusu taşınmazı da içerisine alanda imar uygulaması yapıldığını, davacılar murisinin 1810.58 m²’lik yerinden imar uygulaması sonrası 196 m² yer verildiğini, aslında % 35 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldıktan sonra verilmesi gereken yerin 1.176 m² olduğunu, Uyuşmazlık Mahkemesi davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğine karar verdiğini, dosyaya özgü Uyuşmazlık Mahkemesi kararında bu davanın ıslah-imar uygulaması sonucu verilmeyen yer bedelinin tahsili davası olarak nitelendirilmediğini, davanın bedele ilişkin bir dava olduğunu ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na göre tespit edilecek bedelin tahsili amacını taşıdığını, bu nedenle davanın adli yargıda kamulaştırmasız el atmaya ilişkin hükümler çerçevesinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasın istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ıslah-imar uygulaması sonucu verilmeyen yer bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.2981 sayılı İmar Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Ve 6780 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un “Tapu Verme” kenar başlıklı 10 uncu maddesi hükümleri

2. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un  “Kararların bildirilmesi” kenar başlıklı 28 inci maddesi hükümleri

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İlk Derece Mahkemesince dava konusu uyuşmazlık hakkında adli yargının görevli olduğundan bahisle davalı idare vekilinin görev itirazının reddine karar verilmiş, davalı idare vekili tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması talebi ile Danıştay Başsavcılığına başvurulmuş, Danıştay Başsavcılığının 23.11.2017 tarih ve 2017/104 Esas sayılı kararı ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesinin 28.05.2018 tarih ve 2018/57 Esas, 2018/336 Karar sayılı kararı ile davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği belirtilmiş olup; davanın görev yönünden reddine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.