Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/182 E. 2022/13732 K. 11.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/182
KARAR NO : 2022/13732
KARAR TARİHİ : 11.10.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: İlk Derece Mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 11.10.2022 günü temyiz eden davacı vekili ile aleyhine temyiz olunan davalılardan Hazine vekilinin yüzlerine karşı, usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden davalı idare … vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekillerince yapılan istinaf başvurularının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince değerlendirilmesi sonucu davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, Rumeli Feneri Mahallesi, 518 parsel sayılı taşınmazın 09.01.1961 tarihinde kesinleşen kadastro tespitine göre Hasan Tahsin Merter ve Mehmet Rauf Merter adlı kişiler adına tepit ve tescil edildiği, taşınmazın bir kısım hissesinin Mahmut Menekşe, Rauf Menekşe ve Ekbere Menekşe adlı şahıslara 30.06.1964 tarihinde devredildiği, daha sonra tapu malikleri tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucu açık arttırma yoluyla davacının 16.02.1974 tarihinde taşınmazın tamamına malik olduğu, orman idaresi tarafından açılan tapu iptal davası sonucu Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.1999 tarih, 1997/273 Esas ve 1999/117 Karar sayılı ilamı ile tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 01.03.2000 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından taşınmazın tapusunun iptal edilmesi nedeniyle Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2000 tarih, 2000/501 Esas ve 2000/701 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 13.06.2001 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 6292 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi uyarınca Milli Emlak Müdürlüğüne yapılan iade başvurusunun da 29.11.2016 tarihinde reddedildiği, davacının iş bu davayı 17.10.2018 tarihinde açtığı anlaşılmıştır.
TMK’nın 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ncı maddesine (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 inci maddesine) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/6673 başvuru numaralı 25.07.2017 tarihli Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas – 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK’nın 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiş olup, HGK karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından makul süre içinde TMK’nın 1007 nci maddesine dayanılarak dava açılması gerekir.
Buna göre, 10 yıllık zamanaşımı süresi zaten HGK karar tarihinden sonra dolmuş bulunan eldeki dava yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin bölge adliye mahkemesince HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK’nın 370 inci maddesi gereğince ONANMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, aleyhine temyiz olunan davalı Hazine yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 8.400,00 TL vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.