Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/16887 E. 2023/8299 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/16887
KARAR NO : 2023/8299
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1223 Esas, 2022/1535 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/103 Esas, 2022/263 Karar (Birleştirilen Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/5 Esas, 2020/394 Karar sayılı dosyası)

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi gereğince tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacılar vekili Avukat … ile davalı … vekili Avukat … gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, … Mahallesi, Çaytarla Mevkiinde kain 3, 4, 5, 6 pafta 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların 26.10.1965 tarihinde tapulama tespitinin yapılarak tapulama tutanağı düzenlendiğini, Anayasa Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2018/2682 başvuru sayılı kararında 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereği devletin kadastro tespitine dair tüm tapu sicillerinin tutulmasında sorumlu olduğu, tapu sicilinin doğru tutulmasından dolayı tapu siciline bağlı çıkarların ihlali halinde kusursuz sorumluluk ilkesinin bulunduğunu, bu kapsamda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereği bireysel başvuruda bulunan şahısların Hazine aleyhine dava açabileceklerini, bu nedenle henüz başvuru yollarının tüketilmemiş olduğuna dair karar verdiğini, işbu tazminat davasına konu Kayseri ili, … Mahallesi, Çaytarla mevkinde kain 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1965 yılında yapılan tapulama tespitinde parsellere revizyon gören davacının murislerinin hissedar olduğu tapu kayıtlarındaki miktarın 100 dönüm olarak yazıldığını ve bu revizyon gören tapu kayıtlarının 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazları kapsamadığı gerekçesiyle Kayseri Kadastro Mahkemesinin 1972/111 Esas, 2013/8 Karar sayılı kesinleşen kararı ile parsellerin tamamının Hazine adına tesciline dair karar verildiğini, Maliye Hazinesinin ibraz etmiş olduğu mahkeme kararı ile oluşan tapulama komisyon kararına karşı Maliye Hazinesinin herhangi bir dava açmaması bu parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazları kapsadığının ispatı olduğunu, ibraz edilen Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçesinde bu durumun sabit olduğunu, Tapu Sicil Müdürlüğünün ilgili parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının miktarının gerçeğe uygun yazılmamış olduğundan tespit maliklerinin mülkiyet haklarının ihlal edilmiş olduğunu, bu nedenlerle tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, … Mahallesinde kain 3, 4, 5, 6 pafta 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların mülkiyetinin Hazineye tescil edilmesinden zarar görmüş olduklarını beyanla tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı oluşan zararlarını davalıdan alınarak davacılara verilmesini, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili asıl ve birleştirilen cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve kanuna aykırı olduğunu, evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağını, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamadan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzenlemelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, ikinci bir çalışma yapılabileceğini, devletin sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapulama tespiti yapılırken 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının müşterek mülkiyet niteliğinde revizyon gördüğünü, bu taşınmazların tapulama tespitinden sonra ilan aşamasında Saraçoğulları adına kayıtlı hissenin Maliye Hazinesi adına tesciline dair karar verildiğini ve bu hissenin Maliye Hazinesi adına tespiti talebinde bulunulduğunu, Kayseri Bölge Tapulama Müdürlüğü kararı ile 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların, davacıların kısmen müşterek malik, davalı … Hazinesinin müşterek malik ve diğer revizyon gören tapu kayıtlarındaki maliklerinde müşterek hissedar olarak tespitine dair karar verildiğini, tapulama komisyonu tarafından mülkiyet durumunun tespiti halinde tapulama komisyonu kararına karşı dava açmayan taraf yönünden tapulama komisyon kararının kesinleştiğini, Tapulama Komisyonu kararına karşı Maliye Hazinesinin dava açmadığını, Kayseri Tapulama Mahkemesinin 1972/111 Esas sayılı dava dosyasında Maliye Hazinesi diğer tapulama komisyonu ile tespit edilen malikler ile birlikte davalı konumunda olduğunu, davaya Maliye Hazinesinin müdahil de olmadığını, bütün bu usul hükümlerine rağmen dava açmayan davaya müdahil olmayan davalı konumundaki Maliye Hazinesi lehine hüküm kurulduğunu, Maliye Hazinesinin kesinleşmiş mahkeme kararı ve açık ikrarı ile müşterek malik konumundaki tapu kayıtlarının 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazları kapsadığı ikrarına rağmen tüm toplanan deliller ile bu parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının sicillerinin yanlış ve eksik tutulmasından kaynaklı zemine uygulanma sorunun yaşandığı ve Kadastro Mahkemesince yok hükmünde kabul ettiği hukuksal durum dikkate alınarak değerlendirme ve yargılama yapılarak karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki gerçek uyuşmazlığı çözer nitelikte gerekçe gösterilmeden usul ve kanuna aykırı karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davacıların tutunduğu tapu kayıtlarının tazminata konu taşınmazlara uymadığının Kayseri Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 21.03.2013 tarihli ve 1972/111 Esas, 2013/8 Karar sayılı kararı ve Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin onama ilâmı ile belirlenmiş olmasına, buna göre geçerli bir tapu kaydı bulunmamasına ve hâl böyle olunca, davacıların, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini gereken bir zararından bahsetmenin mümkün olmamasına göre davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden asıl ve birleştirilen dosya davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın incelenmesinden, Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, … Mahallesi 468 ve 469 parsel sayılı taşınmazların 1965 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapu kayıtlarına dayanılarak davacıların mirasbırakanları adına hisseli olarak tespit edildiği, Kayseri Kadastro Mahkemesinin 1972/111 Esas, 2013/8 Karar sayılı kararı ile Hazine dışındaki dava ve müdahalelerin reddi ile taşınmazların tespitlerinin iptali ile ham toprak vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 05.12.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 31.10.2018 tarihinde, birleştirilen davaların 17.10.2019 ve 03.01.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen Kayseri Kadastro Mahkemesinin 1972/111 Esas, 2013/8 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların dayanak tapu kayıtları kapsamında olmadığı tespit edildiği gibi davacılar adına kadastro çalışması ile oluşan geçerli bir tapu kaydı da bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca, davacıların, tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan ve 4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini gereken bir zararından bahsetmek mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davalı … yararına 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,

Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.