YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/16837
KARAR NO : 2023/6389
KARAR TARİHİ : 15.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ili, … ilçesi, … köyü, 34 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafça kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız olarak mezarlık olarak kullanmak suretiyle el konulduğunu, mezarlık alanı dışında kalan taşınmazın bir kısmı da müvekkili tarafından kullanılamayacağından bu kısmın da bedelini davalıdan talep ettiklerini, bugüne kadar kamulaştırma yapmadan taşınmaz fiilen kullanan idarenin bu davranışı aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiğini, kendilerinin taşınmazın bedelini talep ettiklerini, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın uzun yıllar önce davalı idarece mezarlık olarak kullanılmaya devam ettiğini, müvekkilinin buradaki gelir kaybından ötürü geriye dönük 5 yıllık ecrimisil alacağı taleplerinin olduğunu belirterek, taşınmazın tamamının bedeli olarak şimdilik 100.000,00 TL’nin işleyecek yasal faiziyle birlikte ve yine fazlaya ilişkin olan hakları saklı kalmak kaydıyla ecrimisil bedeli olarak şimdilik 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda görevli yargı merciinin idari yargı olduğunu, davacı tarafın öncelikle ilgili idare ile uzlaşma yoluna gitmesi gerektiğini,öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebinin haksız fiile dayandığını, idare tarafından kamu yararını sağlamaya yönelik taşınmaza el koyulması gerektiğini, el koymanın idarenin taşınmaza sahiplenme kastı ile ve devamlı, fiili ve kalıcı olması gerektiğini, idarenin usulüne uygun kamulaştırma işlemi yapmamış olması gerektiğini, davacı tarafça el atma davasının açılabilmesi için öncelikle taşınmazın kamulaştırılması yönünde başvuruda bulunmuş olması ve bu başvurulardan olumlu sonuç alamamış olması şartı arandığını, dava konusu olayda müvekkili idareye davacı tarafça hiç bir başvurunun söz konusu olmadığını, müvekkili idarenin imar programında dava konusu taşınmazı da içerisine alan yere ilişkin herhangi bir program yapılmadığını, davacının müvekkili idare hakkında sorumlu olduğu hususundaki iddialarının gerçekle bağdaşmadığını, söz konusu taşınmazın imar programına alınması kıstası gerçekleşmediğini, taşınmazın umumi hizmete ayrılmış alan olmadığından kamulaştırılmasının da söz konusu olmadığını, ecrimisil bedeli dava konusu mahalin nitelikleri emsallerine göre düşünüldüğünde belirlenebilecek bir değerken davacı yanın geriye dönük olarak beş yıl için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere talep etmiş olmasının kabul görmez bir durum olduğunu belirterek, haksız olarak açılan davanın ve fahiş miktarda istenen ecrimisil bedelinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 28.03.2014 tarihli ve 2012/321 Esas, 2014/155 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.03.2014 tarihli ve 2012/321 Esas, 2014/155 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 18.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında ağaçlandırılacak alan (mezarlık) da kaldığı ve davalı idarenin sorumluluğunda bulunduğu, davalı idare tarafından tamamı 7100 m2 olan dava konusu taşınmazın etrafı tel örgü ile çevrili zeminde mezarlık olarak kullanılan 5825 m2lik kısmına el atıldığı dikkate alındığında proje bütünlüğü gözönünde tutularak taşınmazın tamamının bedeline hükmetmek gerektiğinin düşünülmemesi, ecrimisile hükmedilebilmesi için taşınmazın bulunduğu mevkideki diğer arsaların kiraya verilip verilmedikleri, veriliyor ise nasıl ve ne şekilde kiraya verildiklerinin taraflardan sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmeleri ibraz ettirilerek buna göre düzenlenecek bilirkişi raporu sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, soyut ifadelerle ecrimisil bedeli tespit eden raporun karara esas alınması, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 6487 sayılı Kanun’la değiştirilen geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve on üçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarih, Esas 2013/95 ve 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin14.05.2019 tarihli ve 2018/290 Esas, 2019/325 Karar sayılı kararı ile davanın tazminat yönünden kısmen kabulü ile ecrimisil talebinin ise reddine karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin14.05.2019 tarihli ve 2018/290 Esas, 2019/325 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucu; arsa niteliğindeki Menemen ilçesi, Asarlık Köyü 34 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davalı idare vekilinin temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan yerinde değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı idarenin davacıya ait tapulu taşınmazı hiç bir hakka dayalı olmaksızın kullandığı dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre, davacının ecrimisil talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda arsa niteliğindeki taşınmazların getirebileceği ecrimisil miktarı hesaplanırken, dava konusu taşınmazın işgalden önce ne şekilde kullanıldığı, ayrıca civar taşınmazların ecrimisil istenilen dönemdeki kullanma biçimleri araştırılarak, bu kullanma şekillerine uygun kira sözleşmelerinin taraflardan ibrazı istenmeli, ayrıca bilirkişilerin re’sen bulacakları emsaller de dikkate alınmak suretiyle, taşınmazın ilk dönem getirebileceği ecrimisil miktarı bulunduktan sonra, takip eden dönemler için, ÜFE’deki artış oranları dikkate alınmak suretiyle alacak miktarı hesaplanmalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede taşınmazların kiraya verildiğinin ispat edilmemesi nedeniyle ecrimisil talebinin reddine karar verilmişse de, mahkemece yukarıda belirtilen ilkelere göre ecrimisil yönünden araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3.Mahkemece bozmaya uyularak verilen son karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın mezarlık olması nedeniyle değer azalışı uygulanması gerektiğini, ecrimisil değerlendirmesinin soyut ve bilimsel verilerden uzak yapıldığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin ve ecrimisilin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına…” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun’un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.