Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/16789 E. 2023/5155 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/16789
KARAR NO : 2023/5155
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 2156 ada 8 parsel sayılı taşınmazın … Belediyesi adına kayıtlı iken 08.09.1999 tarih ve 265 sayılı Belediye Encümen kararı ile davacıya satılarak, 12.05.1999 tarihinde tapuya tescil edildiğini, davacının dava konusu taşınmaz üzerine ev yapmak için temel atarak masraf yaptığını, … Büyükşehir Belediyesince davacı aleyhine … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/569 Esası ile açılan davada davacı adına olan tapu kaydının mükerrerlik nedeniyle iptaline karar verildiğini, tapu kaydının iptali nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu belirterek 5.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Belediyesi tarafından alınan 22.06.1990 tarihli karar ile … ili, … ve Aziye Mahallerinde imar ıslah çalışmaları yapıldığı ve askıdan sonra itiraz edilmeyen bölümlerin kesinleştiğini, Tapu Sicil Müdürlüklerinin görevi gereği Belediyeler tarafından yapılan ıslah çalışmalarını aynen tescil etme zorunluluğu bulunduğundan … Belediyesinin talebi üzerine kesinleşen tapu kayıtlarının tescilinin yapıldığını, daha sonra … Belediyesinin 08.09.1998 tarihli ve 265 sayılı Encümen Kararı ile mülkiyeti davacıya ait 2158 ada, 6 sayılı 95,00 m² alanlı parselin mevcut imar planında yolda kaldığı anlaşılarak 1.05 TL/m² birim fiyatla davacıdan satın alınarak 2156 ada 7 parseldeki yol boşluğundan ihdas edilerek 99,00 m² alanlı olarak 1,00 TL/m² birim fiyatla davacıya satıldığı ve kararın Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderildiğini; davacıya ait taşınmazın yol içinde kalmasına rağmen yine yol olarak görünen bir yerin davacıya satılmasının hukuka aykırı ve bu sorumluluğun Belediyeye ait olduğundan bahisle açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.03.2015 tarihli ve 2014/722 Esas, 2015/54 Karar sayılı kararı ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemesinin 19.03.2015 tarihli ve 2014/722 Esas, 2015/54 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20 inci Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; … Büyükşehir Belediyesince açılan … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/569 Esas, 2014/531 Karar sayılı dosyasında davanın kabulü ile 2156 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapusunun, 2156 ada 7 sayılı parselin tapusu ile mükerrer olması nedeniyle iptaline karar verildiği verilen kararın 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği, tapu müdürlüğünce ihdas edilen parselin başka bir parselle mükkerrer olup olmadığı denetlenmediğinden 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiğinden mahkemece imar uygulamalarını yapan ve yeri satanın Hazine olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, tapu iptal kararının kesinleştiği 09.09.2014 tarihi esas alınarak taşınmazın arsa ya da arazi vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre 2014 yılındaki gerçek değeri, gerçek değeri tespit edilmeli ve ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde faiz talebinin bulunduğunu, cevaba cevap dilekçesinde de faiz isteminde bulunduklarından, faiz talebi olmadığı gerekçesi ile faize hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, taşınmazın konmu özellikleri dikkate alındığında metrekare bedelinin düşük belirlendiğini ileri sürerek ve resen belirlenecek nedenlerle temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle ; dava konusu taşınmazın 4721 sayılı Kanun’un 1007 ncı maddesi kapsamında değerlendirildiğini, oysaki tapu sicil müdürlüğünün işleminin … Belediye Başkanlığının imar uygulamasından kaynaklandığından sorumluluğun ilgili belediye başkanlığında olduğundan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini ve resen belirlenecek nedenlerle temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemi hususundadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun(1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun7la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya kapsamından, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 2156 ada 8 parsel sayılı taşınmazın … Belediye Encümeninin 08.09.1998 tarih 265 numaralı “mülkiyeti Hanefi Yıldırım’a ait 95 m²’den ibaret 2158 ada 6 sayılı parselin mevcut imar planında yolda kalması nedeniyle m²’sine 1.050.000 TL takdir edilerek belediye tarafından satın alınmasına, 2156 adada bulunan yol boşluğunun ihdas edilerek 99 m²’den ibaret (A) harfi ile gösterilen parselinin belediye adına oluşturulmasına, m²’sine 1.000.000 TL’den Hanefi Yıldırım’a satılmasına” kararına dayanılarak 12.05.1999 tarihli ve 2208 yevmiye numarası ile belediye adına ihdasen tescil edilip aynı tarihte satış ile davacıya intikal ettiği, taşınmazın tapu kaydına 31.01.2012 tarihinde 2156 ada 7 sayılı parsel ile mükerrer olduğuna ilişkin şerh konulduğu, 2156 ada 7 sayılı parselin kayıt maliki … Büyükşehir Belediyesince açılan … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/569 Esas, 2014/531 Karar sayılı dosyasında davanın kabulü ile 2156 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapusunun mükerrerlik nedeniyle iptaline karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 10.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak, üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Dava dilekçesinde faiz talebi olduğu halde faize hükmedilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine;

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (1) numaralı bendindeki “faiz talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına” cümlesinin hükümden çıkartılmasına, “27.583,20 TL’nin” ibareden sonra gelmek üzere “ 09.09.2014 tarihinden işleyecek faizi ile ” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.