Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/16707 E. 2023/6317 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/16707
KARAR NO : 2023/6317
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilip enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … Mahallesi 32 ada 39 ve 49 parsel sayılı taşınmazların yaklaşık 40 dekarlık kısmına kamulaştırma yapılmadan tesis kurulduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerindeki enerji nakil hattı ve pilonun müvekkil kurum kurulmadan çok önce İller Bankası tarafından yaptırıldığını, önce TEK’e daha sonra da … kurulduktan sonra da müvekkil kuruma devredildiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 38 inci maddesi gereği yasal hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.10.2013 tarihli ve 2006/13 Esas, 2013/513 Karar sayılı kararı ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 31.10.2013 tarihli ve 2006/13Esas, 2013/513Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el atılan taşınmazlar için 6487 Sayılı Kanun’un yayımlanmasından sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olarak kabul edilmekte, öncesinde açılan davalar için ise uzlaşma yoluna başvurulması için üç aylık süre öngörülmekle birlikte uzlaşmaya başvurulması zorunluluk haline getirilmediğini, buna göre 6487 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılan davalar için uzlaşmaya gidilmemesi nedeniyle davaların reddi yoluna gidilemeyeceğinden, mahkemelerce işin esasına girilerek gerekli araştırmalar yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 16.02.2016 tarihli ve 2015/520 Esas, 2016/120 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1.Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.02.2016 tarihli ve 2015/520 Esas, 2016/120 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı … Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 05.04.2018 tarihli ve 2017/12065 Esas, 2018/6497 Karar sayılı kararı ile alınan rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve dava konusu taşınmazların arsa niteliğinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan soyut ifadelerle değer biçildiğinden, yeni bir emsal taşınmaz ile yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca irtifak hakkı karşılıkları bu hak nedeniyle taşınmazın tamamında meydana gelecek değer kaybı olup, dava konusu taşınmazların irtifak hakkı kurulmasından önceki tüm değerinin tespit edilmesi ve bundan sonra davalı … Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan ve 39 parselin krokide A1, A3, A4 harfleri ile gösterilen (toplam 5.550,13 m²) kısımları ile 49 parselin (A1) harfi ile gösterilen (474,15 m²) bölümünden geçirilen enerji nakil hattı nedeniyle taşınmazların tamamında meydana gelecek değer düşüklüğü oranının her bir taşınmaz için ayrı ayrı belirlenmesi ve bu oranla taşınmazların tüm değerinin çarpılması sonucu irtifak hakkı karşılığının yine her bir taşınmaz için ayrı ayrı hesaplanması sonucu tespit edilecek bedele hükmedilmesi ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden, bu yönteme uyulmadan yapılan hesap sonucu belirlenen irtifak bedeli ile birlikte dava konusu 39 ve 49 parsellerden geçen toplam 6.024,28 m² irtifak alanının mülkiyet bedeli toplamına hükmedilerek davalı idare lehine daimi irtifak hakkı tesisine ilişkin karar verilmesi, dava konusu taşınmazlara 04.11.1983 tarihinden önce el atıldığı gözetildiğinde, harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

D.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2021 tarihli ve 2018/304 Esas, 2021/31 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Genel Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … Genel Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesince özetle; tapu kayıtlarında tarla olarak geçen taşınmazların, raporda arsa olarak değerlendirildiğini, dava konusu taşınmazın imar planı olmadığını, hükme esas raporun eksik ve hatalı değerlendirmelerle hüküm kurmaya elverişli olmadığını, taşınmazın m² birim değeri ve değer düşüklüğü oranının çok fahiş olduğunu, yerel mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan bedele, 16.01.2006 tarihinden itibaren faiz işlenmesine karar verildiğini ve kararın bu yönü ile de hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini belirterek kararı temyiz etmektedir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılarak üzerine pilon dikilen ve enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun’un 4 üncü, 10 uncu ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yerindedir.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı da gözetilerek davalı idare vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4.Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmişse de gerekleri yerine getirilmemiştir. Dairemizce yapılan bozma ilamında …’ın sorumluluğunda bulunan ve 39 parselin krokide A1, A3, A4 harfleri ile gösterilen (toplam 5.550,13 m²) kısımları ile 49 parselin (A1) harfi ile gösterilen (474,15 m²) bölümünden geçirilen enerji nakil hattı nedeniyle taşınmazların tamamında meydana gelecek değer düşüklüğü oranının her bir taşınmaz için ayrı ayrı belirlenmesi ve bu oranla taşınmazların tüm değerinin çarpılması sonucu irtifak hakkı karşılığının yine her bir taşınmaz için ayrı ayrı hesaplanması sonucu tespit edilecek bedele hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken, … lehine 39 parsel için (toplam 13.313,32 m²) ve 49 parsel için (toplam 1453,17 m²) için irtifak bedelinin hesap edilmesi doğru görülmemiştir.

5. Dairemizin 05.04.2018 tarihli ve 2017/12065 Esas, 2018/6497 Karar sayılı bozma kararı öncesi yerel mahkemesince verilen hükümde arsa m² değeri 30 TL üzerinden bedel hesabı yapıldığı ve bu kararın yalnızca davalı … Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edildiği, bu durumda arsa m² değeri yönünden davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu hususu gözetilmeden bozma kararı sonrası daha yüksek m² değeri üzerinden hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.