Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/16648 E. 2023/5567 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/16648
KARAR NO : 2023/5567
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin murisi … , müvekkilere intikal eden l3.11.1963 tarih, cilt 170, sayfa 2, sıra 49 da kayıtlı tapunun hudutları içinde kalan 1266 dönüm 240 m²lik taşınmaza ilişkin Orman Genel Müdürlüğü tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesine açılan tapu iptali ve müdahalenin meni davasının yargılaması sırasında dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi 124 ada 8, 9, 10, 12 ve 13 ile Avluca Mahallesi 127 ada 10, 11, 12, 128 ada 1, 2, 129 ada 1, 130 ada 1, 131 ada 2 ve 8 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kadastro tutanağı tanzim edildiğinden mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, … Kadastro Mahkemesinin 1993/95 Esas, 2008/79 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, müvekkillerinin tapularının iptal edilmesi nedeniyle uğramış olduğu zararın davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve husumetten reddine karar verilmesini, kaldı ki dava dilekçesine göre, dava konusu taşınmaz için Orman Genel Müdürlüğünün … Asliye Hukuk Mahkemesinin 1969/1055 Esasında tapu iptali ve men’i davası açtığını, ancak davacılar murisi …’nın … 2.İcra Müdürlüğünün 1962/1498 Esas sayılı dosyasında yapılan açık artırma sonucunda taşınmazı satın aldığını, satışa ilişkin tescilin ise 07.04.1973 tarihinde yapıldığının belirtildiği, şu halde taşınmaz hakkında, önce tapu iptal davasının varolduğunu, bu dava mevcut iken taşınmazların satın alındığı ve tescil edildiği sonucu çıkmakta olup mevcut durumda iyiniyet olmadığının anlaşıldığını, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında açılacak davanın koşulları oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulü ile taşınmazların bedelinin 12.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerçek zarar hesabının yapılmadığını, taşınmazların değeri belirlenirken taşınmazlarda organik tarım yapıldığını, organik tarım ürünlerinin fiyatı ve verimliliği hususlarının dikkate alınmadığını, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında belirlenen 5.514.243,00 TL bedelin gerçek zarar hesabı yapılarak tespit edildiğini, taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini, 29.07.2019 tarihli bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerekirken 10.05.2022 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, tespit edilen bedelin yüksek olduğunu, tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibarın faiz işletilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların da hissedarı olduğu taşınmazların tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinde ve asıl alacağa, tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz uygulanmasında isabetsizlik olmadığı gibi 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davalarının, tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren on yıl içerisinde açılabileceği, gerek davanın gerekse ıslah işleminin on yıllık süre içerisinde gerçekleştirildiği, buna göre zamanaşımından bahsedilemeyeceğinin anlaşıldığı, dava konusu taşınmazların niteliği dikkate alındığında, arazi olarak değerlendirilmelerinin, üzerlerinde kuru tarım yapılması sebebi ile kapitalizasyon faiz oranının % 5 olarak takdirinin de doğru olduğu, 10.05.2022 havale tarihli rapor doğrultusunda hükmedilen tazminat miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ettiğini, ayrıca ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun(6100 sayılı Kanun)’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, davacıların murisi …’nın 07.04.1973 tarih, 213 cilt, 30 sahife, 22 sıra nolu tapu ile 126 hektar 6240 m²lik taşınmazı, … adına kayıtlı iken … 2. İcra Memurluğunun 02.01.1973 tarih, 962/1498 sayılı yazıları gereğince açık arttırma suretiyle satın aldığı, taşınmazın geldisi olan 13.11.1963 tarih, cilt 170, sayfa 2, sıra 49 sayılı tapu olup, Orman Genel Müdürlüğü tarafından 126 hektar 6240 m² yüzölçümlü 13.11.1963 tarih, sayfa 2, sıra 49 kayıtlı taşınmazın orman olduğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ve müdahalenin meni talepli olarak … Asliye Hukuk Mahkemesine 04.09.1969 tarihinde dava açıldığı, yargılama sırasında …’nın davaya dahil edildiği, dava konusu taşınmazlara ilişkin kadastro tutanağının tanzim edilmesi üzerine dosyanın görevsizlik kararı üzerine … Kadastro Mahkemesinin 1993/95 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın devam ettiği, kadastro tespitine itiraz davasına konu 13.11.1963 tarih, sayfa 2, sıra 49 kayıtlı taşınmazın öncesi 04.09.1953 tarih, cilt 103, 17 nolu tapu olup, tevhitle oluştuğu, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.08.1953 tarihli 1953/1399 Esas, 1953/951 Karar sayılı ilamı ile 7 parça taşınmazın birleştirildiği, Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile birleştirilmeden önce … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.06.1950 tarih ve 1950/621 Esas, 1950/292 Karar sayılı kararı ile sınırları değiştirilmeden yüzölçümleri artırıldığı, ancak tapu kayıtları hudutlarının birbirine sınır olmadığı gibi mesaha artırım davasında Hazine ve Orman Yönetiminin de taraf olmadığı, onlar yönünden kararın kesin hüküm teşkil etmeyeceği, kişilerin dayandığı 7 adet temel tapunun toplam yüzölçümlerinin tesislerinde 919 + 3676 + 7352 + 919 + 919+11024+919 olmak üzere toplam 25728 m² olduğu anlaşılmaktadır.

3.Davacıların murisine ait tapu kaydının geldisi olan 04.09.1953 tarih, cilt 103, 17 nolu tapu kaydının ilk tesisindeki miktarı 25.728 m² olup, gayri sabit hudutlu tapu kaydına miktarı ile değer verilmesinin gerekeceği, fazla olan kısım sahih esasa dayalı olarak artırılmadığından davacılara mülkiyet hakkı bahşetmeyeceği, bu sebeple Kadastro Mahkemesi dosyasında 1953 tarih 17 nolu tapu kaydına dayalı olarak gerçek kişiler adına tesciline karar verilen ve kesinleşen bölümlerin yüzölçümleri de nazara alınarak 25.728 m²yi aşan kısımlar yönünden 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşullarının oluşmadığı dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken Kadastro Mahkemesindeki davanın sonucu beklenmeksizin eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.