Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/15732 E. 2023/5209 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/15732
KARAR NO : 2023/5209
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı … yönünden husumetten reddine, davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ili, … ilçesi, … köyü, 1028 ve 405 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu bölgede … tarafından 2/B çalışmaları yapıldığını, 405 parselin kısmen orman, 1028 parselin tamamen orman olduğuna yönelik tespit ve sınırlama yapıldığını, kadastro tespit tutanaklarının kesinleştiğini, taşınmazlar üzerinde “devlet ormanıdır, alınıp satılamaz, ifraz yapılamaz, devir ve temlik edilemez, ipotek ettirilemez” şerhlerinin bulunduğunu, halbuki dava konusu taşınmazların müvekkillerinin murisi … oğlu … adına 16.02.1958 tarihinde tapulama gördüğünü, bu tarihten beri mirasçıların taşınmazları hiç bir sınırlama olmaksızın kullandıklarını, tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğunu, 4721 sayılı Kanun’nun 1007 nci maddesi kapsamında devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu ve davacıların gerçek zararının tazmininin gerektiğini, değerlendirme tarihine göre (varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları ile birlikte) belirlenecek değerlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hazinesinden tahsili ile dava konusu taşınmazların orman olarak tahdit edilen kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarına orman şerhi konulması hususunda Orman İdaresinin yetkili ve sorumlu olduğunu, şerhin süresi içinde konulup konulmaması hususunda Hazineye sorumluluk yüklenemeyeceğini, husumetten reddedilmesi gerektiğini, ayrıca davacının tapusunun iptalinde kamu yararının bulunması, taşınmazın özel mülkiyete konu edilebilecek bir alanda yer almaması ve davacının taşınmazı uzun süreden beri kullandığı da değerlendirilerek hakkaniyete uygun şekilde bir indirim yapılarak tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın husumet ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli ve 2018/ 245 Esas, 2019/172 Karar sayılı kararı ile davalı … hakkında davanın husumetten reddine, davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulü ile belirlenen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Hazineden tahsili ve dava konusu … ili … ilçesi, … köyü 1028 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … Hazinesi adına Orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu Sakarya ili Serdivan ilçesi Aşağıdere köyü 405 parsel sayılı taşınmazın Fen bilirkişisi … ve Orman Mühendisi … 25.10.2018 tarihli raporlu krokisinde A harfi ile gösterilen 1409,75 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile davalı … Hazinesi adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2019 tarihli ve 2019/2598 Esas, 2019/2931 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın vasfı arazi olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında net gelir yöntemiyle hesaplanmış olmasına, yine uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın kesinleşen harita ve tutanaklara göre 1028 parselin tamamının, 405 parselin ise A harfi ile gösterilen 1409,75m²lik kısmın kesinleşen tahdit içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığından, mahkemece iade kararı gereğince inceleme ve işlem yapıldığı, bu itibarla mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu kabulü ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi’nın esastan red kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesinin kararını incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesinin 04.01.2018 tarihli kararına karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmamış ise de kaldırma kararı öncesi mahkemece hükme esas alınan raporda dava konusu 1028 parsel yönünden metrekare birim fiyatı %20 objektif değer artırıcı unsur eklenmek suretiyle 32,04TL/m² olarak, kaldırma kararı sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise metre kare birim fiyatı %50 oranında objektif değer artırıcı unsur eklenmek suretiyle 35,44TL/m² olarak belirlendiği anlaşıldığından idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek 32,04TL/m² üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davalı … hakkında davanın husumetten reddine, davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulü ile belirlenen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Hazineden tahsili ve dava konusu … ili … ilçesi, … köyü 1028 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı … Hazinesi adına Orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu … ili … ilçesi, … köyü 405 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi … ve Orman Mühendisi …’ın 25.10.2018 tarihli raporlu krokisinde A harfi ile gösterilen 1409,75 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile davalı … Hazinesi adına orman vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; münavebeye esas ürünlerin hatalı alınarak metrekare birim fiyatının düşük tespit edildiğini, dava konusu 405 parselin orman dışında kalan kısmında tarım yapılmasının mümkün olup olmadığı ile bu kısımda değer düşüklüğü meydana gelip gelmediği husularında araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile tescil edilmesinde tasarruf yetkisi olmayan Maliye Hazinesi açısından davanın husumetten reddi gerektiğini, tazminatın tespitinde şerhin konulduğu tarihdeki değerinin tespit ve takdir edilmesi gerekirken taşınmazların günümüzdeki rayiç bedeli üzerinden tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin ileri sürdüğü temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazı yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

23.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.