Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/15411 E. 2023/8130 K. 02.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/15411
KARAR NO : 2023/8130
KARAR TARİHİ : 02.10.2023

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/662 Esas, 2021/292 Karar
KARAR : Ret

Taraflar arasındaki bağımsız bölümlere özgülenen arsa payının düzeltilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl davada davacı birleştirilen davada davalı … vekili ve asıl davada davalı birleştirilen davada davacı … ve diğerleri vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazda 13 nolu bağımsız bölüm maliki olduğunu, ana gayrimenkulde bulunan bağımsız bölümlere, değerleriyle doğru orantılı arsa payı verilmediği gerekçesiyle yeni arsa paylarının belirlenerek tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazda 10 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin maliki olduğunu, ana gayrimenkulde bağımsız bölümlere özgülenen arsa paylarının düzeltilerek tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalılar … ve diğerleri vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sunmuş olduğu 08.08.1963 tarihli ve 20177 sayılı irtifak hakkı sözleşmesinde binanın terasından çatı kattaki daire sahiplerinin istifade edebileceği belirtildiğinden sadece kullanım hakkı özgülenmiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı …, …, …, …, …, …, … ayrı ayrı sunmuş oldukları cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.12.2014 tarihli ve 2013/298 Esas, 2014/818 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 11.12.2014 tarihli ve 2013/298 Esas, 2014/818 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde asıl davanın davacı vekili, birleştirilen davanın davacı vekili ve davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; hükme esas alınan 3. bilirkişi kurulu raporunda kat mülkiyetinin tesis edildiği tarih 27.03.1966 olarak yazıldığı ve bu tarihe göre değerlendirme yapıldığının belirtildiği, öncelikle 3. bilirkişi kurulu raporunda kat mülkiyetinin tesis tarihi ile ilgili olarak maddi hata yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturularak, eğer 1966 tarihine göre bir değerlendirme yapılmışsa kat mülkiyetinin kurulduğu tarih olan 27.03.1967 tarihine göre bir değerlendirme yapılması yönünde ek rapor alınması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazla ilgili onaylı mimarı proje ve varsa tadilat projeleri belediye başkanlığından sorulup dosyaya getirtilmeden sadece tapu müdürlüğünden gelen projeler ile yetinilerek eksik incelemeyle hüküm kurulmuş olması, 3. bilirkişi kurulu raporunda bağımsız bölümlerin yeniden düzenlenen arsa paylarının toplamı paydaya eşit olmadığı (3039/3040) halde hükme esas alınarak 1 payın açıkta bırakılmış olması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 28.06.2018 tarihli ve 2016/165 Esas, 2018/565 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.06.2018 tarihli ve 2016/165 Esas, 2018/565 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar …, …, …, …, … ve … ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; taraflara tefhim edilen kısa kararda karara karşı başvurulacak kanun yolu olarak gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu gösterildiği hâlde, gerekçeli kararda, başvurulacak kanun yolu olarak gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu gösterilerek karara karşı başvuralacak kanun yoluna dair açık hüküm kurulmaması sebebiyle çelişki yaratılması doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl dosyada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin 13 nolu bağımsız bölümdeki hissesinin tamamını davalı …’ye satmış olmasına rağmen bu hususun gözardı edildiğini, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne dair ikinci kararının esasa girilmeksizin sadece usul hatası sebebi ile bozulduğu, yeniden yapılan yargılamada bozma gerekçesi aşılarak davanın esasına girilmesi ve red kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, ana taşınmazdaki kat maliklerinin tamamının kendi irade ve kararlarıyla dava konusu binanın yıkılarak yeniden yapılması konusunda inşaat firmasıyla anlaştıklarını ve binanın mevcut kat mülkiyetini sona erdirerek huzurdaki davayı konusuz hale getirdiklerini, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken reddine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yargılama esnasında dört ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındığını, alınan raporlarda mevcut arsa paylarının gerçeği yansıtmadığının saptandığını, önceki kabul kararlarına söz konusu raporları dayanak yapan mahkemenin davanın reddine ilişkin yeni kararının hangi gerekçeye dayandığına ilişkin hiçbir açıklama yapmadığını, hükümdeki ret sebebi tüm davalılar için aynı olmasına rağmen ayrı ayrı davalılar vekiline maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava sürerken yapılan satış ve ölümler sonucu taraf sıfatı sona eren kat malikleri adına hüküm kurulduğunu ileri sürmüştür.

2. Birleştirilen dosyada davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne dair ikinci kararının esasa girilmeksizin sadece usul hatası sebebi ile bozulduğu, yeniden yapılan yargılamada bozma gerekçesi aşılarak davanın esasına girilmesi ve red kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, mahkemenin red kararında taşınmazın yıkılmış olmasına dayanmasının hatalı olduğunu, zira dava tarihinin yıkımdan çok önceki bir olan 07.06.2013 olduğunu ve taşınmazın o tarihte fiilen kullanılmakta olduğunu, mahkemece önceki kabul kararlarında dayanak gösterilen bilirkişi raporlarında önceki kararların aksine tamamen zıt yönde bir anda dayanılmamasının hangi gerekçeye dayandığının açık olmadığını, makul yargılama süreleri aşıldığını ve müvekkillerinin hak kaybına uğradığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa paylarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; asıl ve birleştirilen dosya davacıları vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Karar tarihi itibarıyla yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince ret sebebi aynı olan davalılar yararına tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ret sebebi aynı olan davalılar yararına ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 436 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Asıl ve birleştirilen dava davacılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Asıl ve birleştirilen dava davacıları vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile kararın hüküm fıkrasında yer alan; asıl dava yönünden başlığı altındaki vekâlet ücretine ilişkin 3, 4, 5, 6 ve 7 nci bentlerinin hükümden çıkartılmasına, yerine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.740,00 TL vekâlet ücretinin asıl dava davacısı …’ten alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle, birleştirilen dava yönünden başlığı altındaki vekâlet ücretine ilişkin 3, 4, 5, 6 ve 7 nci bentlerinin hükümden çıkartılmasına, yerine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.740,00 TL vekâlet ücretinin birleştirilen dava davacıları … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Asıl davada davacı … ve asıl davada davalı …’ndan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.