Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/15345 E. 2023/8320 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/15345
KARAR NO : 2023/8320
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/136 Esas, 2021/348 Karar (Birleşen Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/202 Esas sayılı dosyası)
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen kararın yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen hak düşürücü süre yönünden reddi, kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili Avukat … gelmiş, davalı idare vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … Mahallesi 489 ada 12 (eski 398) parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, fiilen yol yapılmak suretiyle el atıldığından, taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, … Mahallesi 489 ada 12 (eski 398) parsel sayılı taşınmazın kök kadastral parselinin yüzölçümü 60.906 metrekare olduğunu, yapılan imar uygulaması sonrası yüzölçümünün 46.041,64 metrekare olarak tapuya tescil edildiğini, uygulamada kesilen düzenleme ortaklık payı karşılığı ile birlikte toplamı 56.423,14 metrekarenin kök parsel yüzölçümünden çıkarılması ile hesaplanan 4.482,86 metrekarelik kesimin davalı idarece kök kadastral parselde usulüne uygun kamulaştırılmadan yol yapılmak suretiyle el atıldığından bahisle taşınmazın bu kısmının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili asıl ve birleştirilen davaların cevap dilekçelerinde özetle; davayı esas ve husumetten kabul etmedikleri gibi kamulaştırma mevzuatı aykırı olduğundan davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2015/112Esas, 2016/265 Karar sayılı kararı ile asıl davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 05.05.2016 tarihli ve 2015/112 Esas, 2016/265 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 18.04.2018 tarihli ve 2016/18125 Esas, 2018/7696 Karar sayılı ilâmı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizin onama ilâmına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Dairemizin 05.03.2019 tarihli ve 2018/7604 Esas, 2019/3708 Karar sayılı ilâmı ile Dairemizin onama ilâmı kaldırılarak dosya içindeki bilgi ve belgelere göre; dava konusu kadastral 398 parsel sayılı taşınmazın tapulama komisyonu kararının iptali öncesi yüzölçümünün 60.906 metrekare olduğu, dosya içindeki 02.06.1998 tarihli kadastro komisyonu kararı ile yüzölçümünü 56.423 metrekare olarak düzeltildiği, bu yüzölçümü ile imar uygulamasına girdiği ve komisyon kararının ekli krokisinde bir kısım alanların istimlak alanında kaldığından yola terk edildiğinin yazılı olduğu ve davacılarca da davalı idarenin kamulaştırma evraklarının tebliğinin geçersiz olduğu iddia edildiğinden; dosya içerisindeki kamulaştırma krokileri ile 02.09.1998 tarihli komisyon kararının eki olan kroki fen bilirkişisi marifetiyle zemine uygulanıp yüzölçümü belirtilen istimlak alanlarının 398 parsel içinde kalıp kalmadığı, bu parselde yola terk edilen kısmın olup olmadığı kesin olarak tespit edilip istimlak edilip de yola terk edilen alan var ise davacılara yapılan kamulaştırma tebligatlarının geçerisizliği iddia edildiğinden taraflardan tüm deliller istenerek, vakıa olarak yapılan tebligatların geçerli olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmı gereğince inceleme ve işlem yapılarak asıl ve birleştirilen davaların davacıları …, tapu kayıt maliki muris … mirascısı ile tapu kayıt maliki muris …’in mirascıları olan …, … ve …’in davalı idare aleyhine açtığı davanın hak düşürücü süre yönünden reddi ile tapu kayıt maliki …’in mirascıları olan … ve …’in davalı idare aleyhine açtıkları davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; eldeki dosyada dava konusu edilen ve kök 398 parsel ile alakalı tapulama işlemleri devem ederken, bu kök parselden resen ayrılıp yol hâline getirilen davacılara ait 3.592 metrekarelik kısmına davalı idarece el atıldığı ve bedelinin de hiç bir şekilde ödenmediği anlaşıldığından tüm davacılar yönünden davanın kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemenin davacılardan … ve … hakkındaki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kamulaştırma evtaklarının ikisine de usulüne uygun tebliğ edildiğini, bu mirasçılar yönünden de davanın hak düşürücü süreden davanın reddi kararı verilmesi gerektiğini, metrekare birim fiyatının hatalı ve eksik inceleme ile yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun’nun 14 üncü ve 25 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, fen bilirkişisi …’ın krokili raporlarına göre; davalı idarece kamulaştırılan 1.344 metrekarelik kısmın kadastral parsel olan 398 parselin sınırları dışında olduğu, davalı idarenin 03.10.1983 tarihli ve 983/245 sayılı Kamu Yararı Kararına istinaden kamulaştırılan 3592 metrekarelik kısmı 02.09.1998 tarihli kadastro komisyonu kararı ile tapuya tescil edilen 56.423 metrekare yüzölçümlü 398 parselin sınırları içinde olduğu, ne var ki 2012 yılında yapılan imar uygulaması ile şuyulandığı 489 ada 12 parselin dışında kaldığı, yine Tapulama Komisyounun 30.04.1981 tarihli kararına istinaden 60.906 metrekare yüzölçümlü olarak tashih edilen kısmın 02.09.1998 tarihli Tapulama Komisyonu kararına göre 4.613 ile 1.153 metrekarelik kısmı Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.1985 tarihli ve 1982/238 Esas,1985/358 Karar sayılı kesinleşmiş kararı aynen uygulanmak suretiyle 4733 ve 4732 parsel olarak Hazine adına tescil edildiği ve davalı idarenin kamulaştırma krokilerinin dışında kaldığı anlaşılmıştır.

3. Tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde davalı idarenin 03.10.1983 tarihli ve 3592 metrekarenin kamulaştırılmasına ilişkin olarak kamulaştırma evrakları davalılara usulüne uygun tebliğ edildiği gibi dava konusu taşınmazın kadastral geldisi olan 398 parselde davalı idarenin fiilen el atması sonucu yol olarak terk edilen bir kısmın olmadığı, 3592 metrekarelik kısmında 2012 yılında yapılan imar uygulamasına giren 56.423 metrekare içinde düzenlemeye alındığı ve imar uygulaması sırasında düzenleme ortaklık payı olarak kesilen kısımda kaldığından davalı idarece kamulaştırmasız el atıldığından bahsedilemeyeceğinden Mahkemece davacılardan …, tapu kayıt maliki muris … mirascısı ile tapu kayıt maliki …’in mirascıları olan …, … ve …’in davalı idare aleyhine açtığı davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinde sonucu itibari bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Asıl ve birleştirilen davanın davacıları … ve … yönünden de aynı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.