Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14871 E. 2023/6180 K. 13.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14871
KARAR NO : 2023/6180
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesçili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesine davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı idare vekilince istinaf edilmesine üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … Mahallesi 34 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; parsel üzerindeki yapıların tarihi eser niteliğinde olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölge itibarıyla kıyas kabul etmeyen bir taşınmaz olduğunu idarece tespit edilen bedellerin düşük olduğunu beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, somut emsal taşınmazın emsal niteliğinin bulunmadığını, rayiç değerin çok üstünde yüksek bedel hesaplandığını, faize ilişkin olarak hatalı karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi 34 ada 6 parsel sayılı taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile emsal karşılaştırması yapılarak dava tarihi itibarıyla metrekaresine 674 TL, üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı düşülerek değer biçildiği, taşınmazın vasfına, konum ve niteliklerine, aynı bölgeden intikal eden dava dosyalarına göre bilirkişi kurulunca belirlenen m² birim fiyatının uygun, yapıya biçilen değerin de yerinde olduğu, belirtilen nedenlerle hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal niteliklere haiz ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu tespit edildiği gibi, davalılar vekilinin vekâletnamesini sunarak ilk kararı tüm davalılar adına istinaf ettiği gözetilerek davacı idarenin usuli kazanılmış hakkının ihlal edildiği yönündeki itirazı yerinde görülmemiş ve davalı taraf dava açılmasına sebebiyet vermemiş olup 2942 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesi gereğince yargılama giderlerinden davacı idare sorumlu olduğundan ve davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi halinde Anayasanın 46 ncı maddesinde düzenlenen “taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi” ilkesi ve dolayısıyla da mülkiyet hakkı ihlali söz konusu olacağından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 başvuru numaralı ve 23.10.2018 tarihli kararı, Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı ve 08.05.2019 tarihli kararı Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/2081 Esas, 2019/14349 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde de bir isabetsizlik görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arsa niteliğindeki … ili, … ilçesi, … Mahallesi 34 ada 6 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmediği gibi, üzerindeki yapıya resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin ilk kararından sonra Bölge Adliye Mahkemesinin geri çevirme kararı üzerine tüm davalıların vekâleti, vekil tarafından dosyaya sunulmuş olduğundan, usuli kazanılmış hak oluştuğuna dair temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Taşınmaza ilişkin acele el koyma dosyasında, yapı bedeli 88.348,93 TL, arsa bedeli de 206.228,00 TL olmak üzere toplam bedel 294.576,93 TL olarak kabul edilmiş olup sadece yapı bedelinin ödenmesi hususunda hüküm tesis edilmiş olduğu ve dosya kapsamına göre de tüm bedelin bloke edilmiş olduğu değerlendirilmekle, ilk kararda mahkemece, acele el koyma dosyasındaki bedelin mahsubu ile fark 90.431,63 TL bedelin ödenmesinin hüküm altına alındığı, kaldırma kararı sonrasında ikinci kararda ise acele el koyma dosyasındaki bedel ödenmemiş ise tespit edilen kamulaştırma bedelinin tamamına, ödenmiş ise acele el koyma dosyasındaki bedel ile hüküm altına alınmış olan bedel arasındaki fark bedel olan 187.003,05 TL bedele son karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre acele el koyma dosyasındaki bedelin bloke edilmiş olduğu, ancak kararda sadece yapı bedelinin ödenmesinin hüküm altına alındığı, acele el koyma dosyasındaki bedelin tamamının ödenip ödenmediğinin dosya kapsamından anlaşılamaması nedeniyle, ilk kararda hüküm altına alınmış ve davalılara ödenmesine karar verilmiş olan, acele el koyma dava dosyasında belirlenmiş olan toplam bedelin mahsubu ile bulunan 90.431,63 TL fark bedele 24.05.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 28.11.2019 tarihine kadar, acele el koyma dosyasında ödenmesi hüküm altına alınmamış olan ve ödenip ödenmediği dosya kapsamından anlaşılamayan 206.228,00 TL zemin bedeli davalılara ödenmemiş ise bu bedel ile ikinci karar ile ilk karar arasındaki fark bedel toplamı olan 302.799,42 TL’ye 24.05.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 18.03.2022 tarihine kadar, acele el koyma dosyasındaki 206.228,00 TL zemin bedeli davalılara ödenmiş ise ilk karar ile ikinci karar arasındaki fark bedel olan 96.571,42 TL bedele 24.05.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 18.03.2022 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, faiz hususunda yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. Davacı idare vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin faize ilişkin dördüncü paragrafının çıkartılmasına, yerine “İlk kararda hüküm altına alınmış ve davalılara ödenmesine karar verilmiş olan, acele el koyma dava dosyasında belirlenmiş olan toplam bedelin mahsubu ile bulunan 90.431,63 TL fark bedele 24.05.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 28.11.2019 tarihine kadar, acele el koyma dosyasında ödenmesi hüküm altına alınmamış olan ve ödenip ödenmediği dosya kapsamından anlaşılamayan 206.228,00 TL zemin bedeli davalılara ödenmemiş ise bu bedel ile ikinci karar ile ilk karar arasındaki fark bedel toplamı olan 302.799,42 TL’ye 24.05.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 18.03.2022 tarihine kadar, acele el koyma dosyasındaki 206.228,00 TL zemin bedeli davalılara ödenmiş ise ilk karar ile ikinci karar arasındaki fark bedel olan 96.571,42 TL bedele 24.05.2017 tarihinden ikinci karar tarihi olan 18.03.2022 tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına” paragrafının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.