Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14816 E. 2023/4112 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14816
KARAR NO : 2023/4112
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile asıl dosya davalısı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı yönünden esastan reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile asıl dosya davalısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi 1971 parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın yenileme çalışmaları sonucu 75. Yıl Mahallesi, 4202 ada 1-2-3 ve 4224 ada 129 parsel numarası ile tapuya kaydedildiğini, imar uygulaması öncesi kendi mülkiyeti üzerinde bulunan binanın, imar uygulaması sonucunda zeminin mülkiyetinin Hazine adına tescil edilmesi ile mülkiyeti Hazineye ait taşınmaz (4202 ada 2 parsel, 3 parsel ve 4224 ada 129 parsel) üzerinde kaldığını, davacının malik olduğu taşınmazın ise imar uygulaması sonucunda 75.Yıl Mahallesi, 4202 ada 1 parsel olarak belirlendiğini, imar planının … Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylandığını, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/107 Esas, 2009/58 Karar sayılı dosyası ile yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının mezkur taşınmazı üzerinde bulunan 2 kat ve 4 daireden oluşan binasının 4202 ada 3 parsel sayılı taşınmazda kaldığının, binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun ve ecrimisil talep etme hakkı olduğunun tespit edildiğini, ilgili binanın mülkiyetinin davacıya ait olması ve 1997 yılında üzerindeki bina ile taşınmazı satın almış olmasına karşın binanın üzerinde bulunduğu 4202 ada 3 parselin … adına tescil edildiğini, binanın Maliye Hazinesine ait taşınmaz üzerinde kaldığını, davacının binanın tamamını kullanamadığını, … Büyükşehir Belediye Başkanlığına kamulaştırma talebi ile başvuru yapan davacıya, binanın Belediyenin kamulaştırma imar programında kalmadığı ve kamulaştırılan yerlerden olmadığının bildirildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL bina bedelinin 22.03.2001 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte asıl davalı Hazineden ve birleştirilen davalılar … ile … Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava edilen binanın …’ye ait olduğunu ve bir kısmının Hazineye ait 4202 ada 3 parsel üzerinde, bir kısmının ise 4224 ada 129 parsel üzerinde olduğunu, bu nedenle …’nin de davalı olarak davaya dahil edilmesi gerektiğini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/1076 Esas, 1998/521 Karar sayılı kararı ile eski malikleri adına olan tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın yenileme sonucu 4202 ada 3 parsel numarasını aldığını, binanın bir kısmının isabet ettiği Hazineye ait 4224 ada 129 parsel sayılı taşınmazın da, kadastro sonucu orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini ve orman olarak kullanılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini, 4220 ada 3 parsel ile 4224 ada 129 parsel sayılı taşınmazların orman olarak kullanılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilmesi sebebi ile Orman Genel Müdürlüğünün de dahili davalı olarak davaya katılması gerektiğini ve imar uygulaması sonucu mülkiyet değişikliklerinde husumetin ilgili Belediyeye yöneltilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili 17.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmiş olup cevap dilekçesinde sehven belirtilmeyen zamanaşımı definde bulunmak üzere cevap dilekçesini ıslah ettiğini belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL tazminatın 22.03.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hazinesinden alınarak davacıya verilmesine, davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği 11.254,45 TL’lik kısmın zamanaşımı bakımından reddine ve birleştirilen davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile asıl dosya davalısı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili adına kayıtlı taşınmazın Hazine üzerine geçirilmesi sebebiyle üzerinde bulunan bina bedelinin tahsiline ilişkin olarak dava açıldığını, mülkiyeti davacıya ait binanın Hazineye ait arsa üzerinde bulunmakta olduğunu, Hazinenin kullanımının devam ettiğini, kullanım devam ettiğinden 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlamamış olduğunu, birleştirilen davalar yönünden Belediye ve Orman idaresine karşı açılan davanın husumetten reddinin doğru olmadığını, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydında herhangi bir takyidat ve şerhin bulunmadığını, daha önce müvekkili tarafından taşınmazı satın aldığı maliklere karşı açılan meni müdahale ve ecrimisil davasının … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/107 Esas, 2009/58 Karar sayılı ilâmı ile kabul edildiğini, müvekkilinin tapuya güvenerek satın aldığı taşınmazdaki binanın idari işlemle elinden alınması sonucu zararının oluştuğunu ve binanın mülkiyetinin davalı Hazineye geçtiğini, müvekkilinin zararının karşılanması gerektiğini, binanın kapladığı toplam üzerinden yapılan hesaplama esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesine kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Asıl davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın orman vasfıyla hükmen 07.01.2000 tarihinden geçerli olmak üzere Hazine adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/76 Esas, 1998/521 Karar sayılı ilâmı gereğince Hazine adına tescil edildiğini ve kararın 29.06.1998 tarihinde kesinleştiğini, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra da tahkikata ilişkin işlem yapılması hâlinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesi uyarınca ıslah yoluna başvurulabileceğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesine kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında 4202 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların 1971 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşup oluşmadığı, raporlar arasında mübayenet bulunduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla kaldırıldığı, kaldırma sonrası Tapu Müdürlüğünün yazı cevabı ve bilirkişi raporlarına göre 4202 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların 1971 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşmadığı, 2/b ve orman olarak tescil edilen 1972 ve 1973 parsel sayılı taşınmazlardan geldiği, davacının iktisap ettiği 1971 parseldeki hissenin 4202 ada 1 parsel üzerinde devam ettiği, davacıya ait evin ise orman olarak tescil edilen 4202 ada 3 parsel ile 129 parsel üzerinde kaldığı, davacı tarafından 4202 ada 3 parselin geldiği 1973 parsel sayılı taşınmazdan herhangi bir hissenin iktisap edilmediği, muhdesat bedeline ilişkin olarak talepte bulunulduğu dikkate alındığında davacının tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı tazminat talep hakkının bulunmadığı, taşınmazın hukukî ayıplı olarak satılması nedeniyle eski malike karşı müracaat edilebileceği, kaldı ki 4202 ada 3 parselin orman olarak tesciline ilişkin kararın kesinleştiği 24.11.1999 tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan istinaf başvurusunun davacı yönünden esastan reddine, asıl davalı Hazine yönünden kabulü ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın husumetten reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile asıl dosya davalısı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının 1971 parsel sayılı taşınmazı tapu siciline güven ilkesi uyarınca 10.03.1997 tarihinde satın aldığını, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/1076 Esas, 1998/521 Karar sayılı dosyası ile verilen tapu iptali ve tescil kararının 10.11.1999 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydında bir takyidat ya da tedbir şerhi bulunmadığını, ıslah ile ileri sürülen zamanaşımı definin dikkate alınmaması gerektiğini, ilk kararın sadece davacı tarafından istinaf edilmiş olup istinaf öncesi ileri sürülmeyen zamanaşımı definin kaldırma kararı sonrası da ileri sürülemeyeceğini, tazminat talebinin Hazineye ait arsa zeminine değil binaya ilişkin olduğunu, Hazinenin kullanımı devam ettiğinden zamanaşımı süresinin işlemeyeceğini, dava konusu 4202 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili imar planının 22.03.2001 tarihinde … tarafından onaylandığını, müvekkili tarafından taşınmazı satın aldığı maliklere karşı açılan müdahalenin meni ve ecrimisile ilişkin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/107 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin tapuda malik olduğunun tespiti yapılarak davanın kabulüne karar verildiği gibi, bu davada ve bilirkişi raporunda mülkiyetin müvekkili dışında gerçek veya tüzel kişiye ait olduğuna ilişkin bir tespit bulunmadığını, binayı kullanamamakta olup bedelinin tazminine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Asıl davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; ıslah edilen bedel üzerinden ve her bir davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ncı maddesi

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

6. Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararı.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın evveliyatının 1969 yılında yapılan tapulama sonucu oluşan … Mahallesi 708 parsel sayılı 12040 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmaza dayandığı, 708 parsel birçok kişi adına kayıtlı iken kısmen orman sınırları içinde olması nedeniyle 1995 yılında ifraz edilerek 9780 m² yüzölçümlü 1971 parsel, 1300 m² yüzölçümlü 1972 parsel ve 960 m² yüzölçümlü 1973 parsel parsellere ayrıldığı, 1971 parsel, 1972 parsel ve 1973 parsel sayılı taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 nci maddesinin (a) bendi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucunda sırasıyla 75. Yıl Mahallesi 4202 ada 1, 2 ve 3 parsel numarası ile tapuya tescil edildikleri, 1971 parseldeki hissenin 4202 ada 1 nolu parsel üzerinde devam ettiği, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/1076 Esas, 1998/521 Karar sayılı dosyasında; Hazine tarafından dava konusu 1972 ve 1973 parsel sayılı taşınmazların dava tarihi olan 06.10.1995 tarihindeki maliki olan … Yapıştırıcı ve Boya Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve diğerlerine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında 1972 parsel sayılı taşınmazın 2/B vasıflı olarak ve 1973 parsel sayılı taşınmazın ise orman olarak tapu kayıtlarının … Yapıştırıcı ve Boya Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına kayıtlı 292/12040 payının Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 10.11.1999 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 10.03.1997 tarihinde 1971 parsel sayılı 9780 m²lik taşınmazdan 292/12040 hissenin … Yapıştırıcı ve Boya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından davacı …’e satıldığı, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/107 Esas, 2009/58 Karar sayılı dosyasında … tarafından üçüncü kişi konumundaki … ve diğerlerine karşı 1971 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak açılan müdahalenin meni ve ecrimisil davasının kabulü ile iki katlı 4 daireli binanın arzın mütemmim cüzü olduğu gerekçesiyle müdahalenin menine ve ecrimisile hükmedilmiş olup kararın 09.12.2010 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacıya ait iki katlı binanın orman olarak tescilli 4202 ada 3 parsel ile 4202 ada 129 orman parseli üzerinde kaldığı, mevcut imar planına göre evin 21.50 metre genişliğindeki imar yolunda kaldığı; ancak bu bölgede ve taşınmazda imar uygulaması yapılmadığı, davacıya ait binanın imar uygulaması neticesi değil, kesinleşmiş orman haritasının uygulanması ve tapu iptal tescil davaları sonucu Hazine adına kayıtlı orman parsellerinde kaldığı, davaya konu 4202 ada 3 parsel sayılı taşınmazdan herhangi bir hisse iktisap etmeyen davacının, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı tazminat talep hakkının bulunmadığı gibi, tapu iptali ve tesciline ilişkin kararın kesinleştiği 10.11.1999 tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğu anlaşılmakla, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ile asıl dosya davalısı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Asıl dosya davalısı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.