Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14779 E. 2023/2462 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14779
KARAR NO : 2023/2462
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının hatalı tutulmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Ankara ili, … ilçesi, … Mahallesi 70043 ada 2 parsel sayılı, 3.165,00 m² taşınmazın 300,5714 m² (2104/22155 pay) hissesini 17.11.2015 tarihinde satın aldığını, … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 20.01.2020 tarihli ve 60391651-105-E.220257 sayılı yazısı ile davacıya bir tebligat yapılarak dava konusu taşınmazda 21.04.2009 tarihli ve 6582 yevmiye ile yapılan iştirakli hissenin paylı mülkiyetine geçişinde miras paylarının hatalı girişi nedeni ile fazla hisse dağıtımı yapıldığını ve hatalı şekilde 17.11.2015 tarihli ve 35216 yevmiye ile yapılan satış işleminde …’ın 2104/22155 (200,5714 m² ) şeklinde fazla hisse almış olduğunu, olması gereken hissenin ise 1052/22155 (150,2857 m²) olduğunun belirtildiğini, tapu kayıtları hisse hatalı düzeltilmesinin yapılacağının bildirildiği, Tapu Sicil Müdürlüğünün 20.01.2020 tarihli ve 60391651-105-E.220257 sayılı yazısına davacı tarafından 11.02.2020 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği ve yapılacak düzeltme işlemine muvafakati olmadığının beyan edildiğini, Tapu Sicil Müdürlüğünün yazısından hatalı girişin 21.04.2009 tarihinde, davacının arsayı satın almasından yaklaşık 6 yıl önce yapıldığını, davacının satın aldığı tarihten çok önceki yıllarda yapılan hatalı giriş gerekçe gösterilerek, yüzölçümünün düşürülmek istenmesinin ve bu hatalı işlemin sonuçlarının davacıya yüklenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu belirtilerek davacının uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin geçtiği ve zararlar tapu memurunun eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun Ek-3 üncü maddesindeki açık hükme rağmen tapu müdürlüğü tarafından hatalı kaydın 30 gün içinde resen düzeltilmediğini, hâlen de düzeltilmeyerek Kanun hükümlerinin görmezden gelindiğini, tapu müdürlüğünün hatayı düzeltmekte direndiğini, bu durumun ve taşınmazın üzerindeki şerhin müvekkilin mülkiyetinde olan taşınmazda tasarrufta bulunmasına engel teşkil ettiğini, müvekkilin davayı açmakta güncel menfaatinin bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın hukukî yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği hâlde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca lehlerine maktu vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme
1. Davalı idarenin işin esasına dair temyiz ititrazının bulunmadığı, sadece vekâlet ücreti yönünden temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.

2. Dosyadaki belgelerden; dava konusu taşınmazda davacının payını 17.11.2015 tarihinde tapu kaydında bulunan “hisse toplamı 1/1’i vermiyor” şerhi ile satın aldığı, Tapu Sicil Müdürlüğünün 20.01.2020 tarihli yazısı ile hisse hatasının düzeltilmesi gerektiğinin bildirildiği, davacının bu yazıya karşı kuruma itiraz dilekçesi sunduğu, dava konusu taşınmazda herhangi bir pay düzeltiminin yapılmadığı ve davacının satın aldığı 300,57 m² alanın hâlen adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

3. Davanın ret ile sonuçlandığı gözetildiğinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği maktu vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.