Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14687 E. 2022/18852 K. 21.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14687
KARAR NO : 2022/18852
KARAR TARİHİ : 21.12.2022

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda; kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

– K A R A R –

Dava dilekçesinde, ortak gider alacağına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istenilmiştir.
Mahkemece 17.05.2013 tarihinde davanın reddine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 2014/2113 Esas, 2014/5781 Karar sayılı ilâmı ile “Dosya içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu sitenin iki ayrı parsel üzerinde kurulu olduğu fakat toplu yapı yönetimine geçilmediği bu nedenle parsellerin her birinde ayrı ayrı kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanması imkanının mevcut olduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece davaya bakılıp tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece 25.02.2015 tarihli karar ile önceki kararda direnilmiş, davanın ve tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup ilgili hükmün davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 2015/18-3128 Esas, 2015/2919 Karar sayılı kararı ile “Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ve kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olamayacağı hususlarına değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece 25.05.2016 tarihli karar ile önceki kararda direnilmesine karar verilmiş olup hükmün, davacı tarafça temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2019/5793 Esas, 2020/32 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararı uygun bulunmayarak dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 2020/(18)5-84 Esas, 2022/1153 Karar sayılı kararı ile “Somut olayda mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararının Özel Dairece uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinden bahisle bozulması üzerine ilk derece mahkemesince İzmir 4. İdare Mahkemesinin 11.06.1997 tarihli ve 1995/803 Esas, 1997/485 Karar sayılı ve İzmir 2. İdare Mahkemesinin 20.05.2014 tarihli ve 2013/1611 Esas, 2014/781 Karar sayılı kararlarının dosya içerisine alınarak, anılan idare mahkemesi kararları doğrultusunda dava konusu taşınmazlara ilişkin tescil işlemlerinin terkin edilmesinin gerektiği gerekçesine de yer verilmek suretiyle direnme olarak adlandırılan kararın verildiği anlaşılmıştır. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni bir delil ve yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesine Gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
Mahkemece aynı parsel üzerindeki ortak gider uyuşmazlığı hususunda yapılan yargılama neticesinde her ne kadar parsel üzerindeki kat mülkiyetinin İzmir 4. İdare Mahkemesi ve İzmir 2. İdare Mahkemesi kararları dayanak gösterilerek terkin edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de kat mülkiyetinin terkini hususunda gerekli araştırmanın yapılarak taraflar arasında uygulanacak ortak yönetim planı olup olmadığı, bu yönetim planının davalıyı bağlayıp bağlamayacağı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 21.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.