Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14649 E. 2023/2822 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14649
KARAR NO : 2023/2822
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kıyı kenar tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı … yönünden esastan reddine, davacılar yönünden kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Sakarya ili, … ilçesi, … Mahallesi 133 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kaldığını, bu durumun mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu kaydının iptalini isteme hakkı Hazinede olduğundan davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini, Hazineye husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, idarî yargının görevli olduğunu, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydı iptal edilmediğinden zarar ve 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine ve dava konusu taşınmazın 358,08 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile sicilden terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısmı yönünden de davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın sahil şeridinde kalan kısmı yönünden idarî yargının görevli olduğunu, kıyılar özel mülkiyete konu olamayacağından tazminat talebinin reddi gerektiğini, tapu iptali nedeniyle davalı … aleyhine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazı arsa ya da arazi olarak nitelendirmek mümkün olmadığından tazminatın denkleştirilmesi yoluyla zararın tespiti gerektiğini, emsal olarak alınan taşınmazın uygun olmadığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın olumsuz yönlerinin kıyaslamada dikkate alınmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazın emsal karşılaştırması yapılarak belirlenen metrekare birim fiyatının uygun olduğu, ancak taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kalan 316,92 m²lik kısmının da 26.04.2021 tarihli … Belediye Başkanlığı yazı cevabı ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre sahil şeridinde yer alması nedeniyle bedeline hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı … vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 3 numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi olan 2022 yılı itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken önceki yıla ait Tarife uyarınca vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun (3621 sayılı Kanun) 5 inci ve 9 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dava konusu taşınmazın 30.09.1996 tarihli ve 1269 yevmiye numaralı satış işlemi ile davacılar murisi … adına tescil edildiği, … Belediye Başkanlığının 25.05.2021 tarihli cevabî yazısında dava konusu taşınmazın 3621 sayılı Kanun uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre bir kısmının kıyı, bir kısmının da sahil bandında kaldığının bildirildiği, 19.10.2020 tarihli koordinatsız fen bilirkişi raporunda ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden temin edilen son kıyı kenar çizgisi doğrultusunda yapılan hesap sonucu (A) harfi ile gösterilen 358,08 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının belirtildiği, eldeki davanın 21.02.2020 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazın tapu kaydına dava tarihinden sonra 24.02.2020 tarihli ve 4285 yevmiye numaralı işlemle “Taşınmazın bir kısmı veya tamamı kıyı kenar çizgisinde kalmaktadır” şeklinde şerh konulduğu anlaşılmıştır.

4. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı kabul edilerek karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda uygulanan kıyı kenar çizgisinin hangi idare tarafından, hangi yasa uyarınca, hangi yönteme uygun olarak, hangi tarihte yapılan çalışma sonucu oluştuğu, bu çalışmanın ne şekilde kesinleştiği ilgili idareden sorularak varsa kesinleşmeye ve çalışmalara esas belgelerin onaylı örneklerinin dosya içine getirtilmesi, 3621 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü bendinde yer alan ‘’Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur.’’ ve aynı Kanun’un kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Komisyonca tespit edilip Valiliğin uygun görüşü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylandıktan sonra yürürlüğe girer.” hükümleri uyarınca idarece belirlenmiş ve onaylı kıyı kenar çizgisi ya da mahkemece hükmen kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi bulunup bulunmadığı araştırılarak kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise krokisinin getirtilerek kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle taşınmazın pafta üzerinde kesinleşmiş kıyı kenar çizgisine göre konumu ve kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanını belirtir şekilde fen bilirkişisinden denetime elverişli rapor alındıktan sonra, kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölüm yönünden mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklı tazminat koşullarının oluştuğunun kabulü ile hüküm kurulması, ilgili idare tarafından onaylanmış ya da hükmen kesinleşmiş kıyı kenar çizgisinin bulunmadığının tespiti hâlinde ise 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığının nazara alınması gerekirken sadece … Belediye Başkanlığının 25.05.2021 tarihli cevabî yazısına göre taşınmazın 3621 sayılı Kanun kapsamında kıyıda ve sahil bandında kalması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.