Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/1420 E. 2022/12299 K. 20.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1420
KARAR NO : 2022/12299
KARAR TARİHİ : 20.09.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacılar payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.Şöyle ki;
1-Kamulaştırma Kanunu’nun değer biçmeye ilişkin hükümleri 3194 sayılı Kanun’un 17 nci maddesinin son bendi uyarınca kıyasen imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın arttırılması istemine ilişkin davalarda da uygulanır.
Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten 11 inci maddesinin 1 inci fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların değerinin, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan, zaruret olmadıkça yakın bölgelerde bulunan ve değerlendirme tarihine yakın emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınan emsale göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ile oranları açıklanmak suretiyle karşılaştırma yapılmadan ve dava konusu taşınmazın emsal taşınmaza nazaran şehir merkezine, ticari alanlara çok daha yakın olduğu ve daha çok tercih edilen bir bölgede yer aldığı belirtildikten sonra, imar planındaki özgülenme

durumunun emsal karşılaştırmasında bir kriter olamayacağı gözetilmeden, emsal taşınmazın imar durumunun dava konusu taşınmaza nazaran daha avantajlı olduğu kabul edilerek, olumlu ve olumsuz özellikleri karşılaştırıldığında dava konusu taşınmazı emsal taşınmaz ile eş değer kabul eden rapor inandırıcı olmadığı gibi; dava konusu taşınmaz ile aynı mahallede benzer konumda bulunan Yıldıztepe Mahallesi, 1542 ada 1 parsel sayılı taşınmaza aynı değerlendirme tarihi olan 20.02.1991 itibarıyla 0.32 TL/m2 birim fiyatı takdir edildiği ve bu bedelin Dairemiz denetiminden de geçerek 2018/10038-2019/1817 E/K sayılı ilamı ile onandığı anlaşıldığından, benzer konumda bulunan parseller için tespit edilen m2 değerinden çok farklı değer tespit edilmesi nedeniyle de rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi tespit edilen bedele de Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınıp güncelleme yapılarak dava tarihine taşınması bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması,
2-Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama giderlerinin tamamından davalı idarenin sorumlu olması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine, 20/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.