Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14170 E. 2023/4885 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14170
KARAR NO : 2023/4885
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 20.06.2018 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Bölge Adliye Mahkemesi 08.05.2018 tarihli kararının davacı vekiline 23.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı vekilince 04.06.2018 tarihinde temyiz yoluna süresinde başvurulduğunun kabulü ile temyiz dilekçesinin süreden reddine ilişkin 20.06.2018 tarihli ek kararın ortadan kaldırılması gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 540 parsel sayılı taşınmazı davacının Ceyhan 2. Noterliğince düzenlenen 26.12.1977 tarihli ve 17866 yevmiye numaralı Gayrimenkul Satış vaadi sözleşmesi ile merhum …’ten …, … (…) ve …’e intikalen gelecek 161 ve 162 parsellerde bulunan payları satın aldığını, tapu müdürlüğü hatalı davranıp … ve …’in adlarını açıklama kısmında yer verdiğini, …’nun adına yer verilmediğini, davacı tarafından satış vaadi sözleşmesi gereğinin yerine getirilmesi ve taşınmazın kendi adına tescil edilmesi için … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/269 Esas sayılı dosyası üzerinden ferağı icbar davası açıldığını, Mahkemece 01.12.2010 tarihli tensip tutanağı ile … ve diğerlerinin hisseleri üzerinde ihtiyati tedbir şerhi konulmasına ilişkin ara kararı uyarınca Tapu Müdürlüğü tarafından ihtiyati tedbir şerhi işlendiğinin belirtildiğini, … evlenme ile aldığı soyadıyla … ismi üzerine kayıtlı hissesini 14.02.2011 tarihli işlem ile İdris Kalıçlı’ya sattığını, yargılama sırasında yapılan satış nedeniyle İdris Kalıçlı’ya yapılan satışın kötüniyetli olduğunu satış işleminin iptali ile davacı adına tescili, olmadığı taktirde rayiç bedel üzerinden tazminat talebinde bulunulduğunu, kötüniyet ispatlanamadığından mahkemece davanın reddedildiğini, satışı yapılan hisse yönünden tazminata hükmedildiğini, bu sebeplerle Tapu Müdürlüğünün yukarıda açıklanan hukuka aykırı işlemleriyle davacının zarara uğramasına sebep olduğunu, davacının malik olarak tescil edilmesi gerekirken satışı gerçekleştirilen taşınmazdan doğan bütün zararlarının taşınmazdan beklediği bütün maddi ve manevi zararın tazmin edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; … Tapu Müdürlüğünün hatalı olarak 161 ve 162 parsellerle … ve … adlarına tapu kütüğünde açıklamalar kısmına taşınmaz satış vaadi sözleşmesine yer verdiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/269 Esas sayılı dosyasının 01.12.2010 tarihli tensip tutanağında davalı taraflar hakkında dava konusu parsellere şerh istenildiğini, ancak davalı … Hökerek’in T.C. numarası belirtilmediği için tapu kayıtlarında … ile …’in aynı kişi olduğu tespit edilemediğini ve bu nedenle şerh konulamadığını, bu nedenle tapu sicil memurlarının bir hatası olmadığını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; faiz konusunda bir karar verilmediğini, zarar tarihi dava tarihi olması gerekirken tapu-iptal tescil davasının kesinleşme tarihi zarar tarihi olarak kabul edildiğini ve tapu iptal-tescil davasında hükmedilen miktardan bedel mahsup edilerek tazminat bedeline karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/269 Esas sayılı dosyası ile ferağı icbar, mümkün olmadığı taktirde tazminat davasının açıldığını, dava sonucunda davacının zararının giderildiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın değerinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.05.2018 tarih ve 2018/485 Esas, 2018/523 Karar sayılı kararı ile … Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/269 Esas sayılı dosyası ile davacı, davalı … aleyhine ferağı icbar, mümkün olmadığı taktirde tazminat talebine ilişkin dava açmış, mahkemece “ Davalı …’nun 540 nolu parseldeki hissesini İdris Kalıç’a satması nedeniyle açılan terditli açılan tapu iptal davasının reddi ile tazminat davasının kabulü ile 33.743,45 TL tazminatın davalı … Hökerek’ten alınarak davacı …’e ödenmesine” şeklinde hüküm kurulduğu, bu dosyada davacı, taşınmazın rayiç bedelini talep etmiş, 27.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda gerekçeli kararda atıf yapılan davacıya devredilen hissenin rayiç bedelinin 33.743,45 TL olarak belirlendiği, mahkemece bu bedelin davacıya ödenmesine karar verildiği ve temyiz incelemesinden geçerek 25.05.2015 tarihinde kesinleştiği, iş bu davada davacının talebi kabul edilmek suretiyle davacının uğramış olduğunu iddia ettiği zararı giderilmiş olup, aynı zararın tazimini için davacının yeniden dava açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; temyiz dilekçesinin 04.06.2018 tarihinde İlk Derece Mahkeme sine gönderildiğini, yine temyiz harcı ve gider avansının 04.06.2018 tarihinde UYAP üzerinden yatırıldığını, oysa Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi tarafından temyiz dilekçesinin gönderim tarihini temyiz tarihi olarak kabul ettiğini, dilekçedeki tarih ve harç yatırılma tarihinin gözden kaçırıldığını, daha önce açmış oldukları tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talepli dava dosyasında hükmedilen tazminatın dava konusu tapuyu kötüniyetle devreden kişi aleyhine hükmedilen bir tazminat olduğunu, hükmedilen tazminatın, devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı gibi davacının zararının da tam olarak karşılamadığını, ilk davada hükmedilen tazminat, borçlunun borca batık olması sebebiyle tahsil edilemediğini, dolayısıyla davacının zararının devam ettiğini, bu nedenle Devletin sorumluluğunun da devam ettiğini, faiz konusunda bir karar verilmediğini, zarar tarihi dava tarihi olması gerekirken tapu-iptal tescil davasının kesinleşme tarihi zarar tarihi olarak kabul edildiğini ve tapu iptal-tescil davasında hükmedilen miktardan bedel mahsup edilerek tazminat bedeline karar verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen 20.06.2018 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.