Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/14080 E. 2023/5168 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14080
KARAR NO : 2023/5168
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 23 parsel sayılı ve 2.580,00 m² yüzölçümlü taşınmazı 03.09.1986 tarihinde satın aldıktan sonra iki katlı villa yaptırdığını, Orman İdaresi tarafından davacı aleyhine açılan tapu iptal tescil davasında Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/159 Esas, 2013/766 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 2.526,95 m²lik kısmının orman olduğundan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, verilen kararın 08.09.2014 tarihinde kesinleştiğini davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek; 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulması nedeniyle Devletin sorumlu olduğu iddiasıyla gerçek zararının tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz orman sınırları içerisinde kaldığından tapusunun iptal edildiğini ve Hazine adına orman vasfıyla tapuya tesciline karar verildiğini, davacının Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/475 Esas, 2010/556 Karar sayılı kararını temyiz etmeyerek kararın bu şekilde kesinleşmesine kendisinin sebebiyet verdiğini, kadastronun yaptığı ilk tapulama işleminin yolsuz tescil hükmünde olduğunu, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını davanın haksız açıldığını savunarak bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.06.2015 tarihli ve 2014/519 Esas, 2015/357 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 17.06.2015 tarihli ve 2014/519 Esas, 2015/357 Karar sayılı yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiği, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, Türk Medeni Kanunu’nun 1007 nci maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği, davacının zararı Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/517 Esas, ve 2014/490 Karar sayılı kararının kesinleştiği 08.09.2014 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve bu tarih itibari ile taşınmazın arsa ya da arazi olduğunun belirlenerek dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapılara Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, taşınmazın arazi vasfında olduğu halde arsa olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, taşınmazın üzerinde orman bitki örtüsünün bulunması ve kısıtlayıcı faktörlerin bedel belirlenirken dikkate alınmadığını, yapının ruhsatlı olmadığından bedelinin verilemeyeceğini, mahkemece yetersiz inceleme ile tanzim edilmiş bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verildiğinin, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşullarının oluşmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, belirlenen bedelin fahiş olduğunu %40 oranında düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın 1956 yılında yapılan kadastro sırasında Hisarönü Mahallesinde bulunan 23 parsel sayılı 2580 m² yüzölçümlü taşınmaz tarla vasfıyla dava dışı kişi adına tespit ve tescil edildiği, 1986 yılında yapılan satış ile davacıya geçtiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/517 Esas, 2014/490 Karar sayılı kararıyla taşınmazın 2.526,95 m²lik kısmının davalı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 19.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak, üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. İlk kararın davalı Hazine vekilince temyiz edildiği, hükme esas raporda yapı bedelinin 72.258.00 TL olarak belirlendiği ve yapı bedelinin bozma konusu edilmediği halde davacı idarenin usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek 91.408,95 TL yapı bedeli belirlenmek suretiyle fazla bedele hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı Hazine vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının

a. (1) numaralı bendinde yer alan “370.301,56” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine “351.141,61” sayısının yazılmasına,

b. (3) numaralı bendinde yer alan “3.532,40” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine “2.911,40” sayısının yazılmasına,

c. (4) numaralı bendinde yer alan “34.371,11” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine “33.029,91” sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

d. (5) numaralı bendinde yer alan “8.044.83” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine “10.535,62” sayısının yazılmasına,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.