Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/13966 E. 2023/4368 K. 04.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13966
KARAR NO : 2023/4368
KARAR TARİHİ : 04.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesine dayanan tazminat davasında yapılan yargılama sonucunda, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 46224 ada 1 parselde bulunan A blok 6, 22 ve 23 numaralı bağımsız bölümleri 18.03.2004 tarihinde satın aldığını, … Limited Şirketi lehine Türk Dış Ticaret Bankasından kredi kullanabilmek için dava konusu bağımsız bölümler üzerinde ipotek tesis edildiğini, ancak ipoteğin fekki aşamasında bu taşınmazlar üzerinde tedbir olduğunu ve davacı lehine de devir işleminin gerçekleşmediğini belirterek, satın aldığı bağımsız bölümlerin dava tarihi itibarıyla rayiç değerinin tespiti ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
… Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.02.2016 tarihli ve 2005/433 Esas, ve 2016/41 Karar sayılı ilamı ile davalı … aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 120.000,00 TL’nin dava tarihinden geçerli faizi ile birlikte davalı Hazineden alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
… Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Devletin kusursuz sorumluluğuna gidilebilmesi için dört şartın aynı anda olması gerektiğini, bu şartların; tapu sicilinin tutulmasına ilişkin bir fiil olması, fiilin hukuka aykırı olması, hukuka aykırı fiil sonucu zarar doğması ve zarar ile fiil arasında illiyet bağı bulunması olduğunu, davacının üzerine düşen dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle zarar ile fiil arasında illiyet bağı olmadığından tazminat şartlarının oluşmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini belirterek kararı temyiz etmektedir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 46224 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan A blok 6, 22 ve 23 numaralı bağımsız bölümlerinde içerisinde bulunduğu on adet bağımsız bölümün arsa maliki olan … Konut Yapı Kooperatifi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan … İnşaat Limited Şirketi arasında yapılan sözleşme sonrası, yetki verilen yüklenici şirket ortağı olan … tarafından sahte vekaletname ile davacının taşınmazları satın aldığı kişi olan …’e 17.06.2003 tarihinde, satışının yapıldığı ve bu satışın tapu sicilinde … adına tescil edildiği, … adına tescil edilen dava konusu taşınmazların ise tapu memuru …’in yetkisini tapu memuru …’a devrederek, 18.03.2004 tarihli ve 3223 yevmiye numarası ile yapılan satış işleminde, davacı adına resmi tapu senedi düzenlenerek satın almasına rağmen 22 ve 23 Nolu bağımsız bölümlerin davacı adına tescili yapılmayıp, tapuda malik görünen … üzerinde bırakıldığı, 6 Nolu bağımsız bölümün ise davacı … adına 18.03.2004 tarihli ve 3223 yevmiye sayısı ile tescil işlemi yapıldığı bilahare malikin ismi çizilerek kaydın tekrar … adına döndürüldüğü görülmektedir.

3. Dava konusu taşınmazlardan A blok 6 Nolu bağımsız bölümün … tarafından mükerrer satış ile dava dışı …’e 01.07.2003 tarihinde satıldığı, ancak, … tarafından Sincan Tüketici Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda davanın kabulü ile … adına olan 6 nolu bağımsız bölümün iptal edilerek … adına tesciline ilişkin karar Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 2011/12614 Esas, 2011/15136 Karar sayılı kararı ile “davalı …’in kötüniyetinin araştırılması” gerekçesiyle bozulduğu, … Batı 1.Tüketici Mahkemesinin 2012/450 Esas sayılı dosyasında yargılamanın halen devam ettiği görülmektedir.

4. Dava konusu taşınmazların davacı …’na satışı işlemine kadar uzanan, evveliyatı … Yapı Kooperatifi ile … İnşaat Limited Şirket arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve akabinde … tarafından muayyen kişilere yapılan satış sözleşmelerinin geçerliliği konusunda mahkemesince yapılacak araştırma ile dava konusu taşınmazlar olan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 46224 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan A blok 6, 22 ve 23 numaralı bağımsız bölümlerin satışı esnasında kooperatif yöneticilerinin imzalarının taklidi suretiyle yapılan satış sözleşmelerinde taşınmazların tapu kaydında arsa sahibine mi yükleniciye mi ait olduğunun araştırılmasının yanısıra … hakkında dava konusu taşınmazların da içerisinde olduğu taşınmazların 3. kişilere satışına dair dolandırıcılık ve resmi evrakta sahtecilik suçlarından dolayı ceza mahkemelerinde yargılaması devam eden veya kesinleşen ilamlar da gözetilmek suretiyle; ayrıca … tarafından …’e, … tarafından da …’na yapılan satışın sahte olup olmadığı hususunda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce teftiş incelemesi yaptırılarak kriminalistik uzman raporu alınıp alınmadığı, müfettiş raporu düzenlenip düzenlenmediği, eldeki davanın davacısı veya bayiince söz konusu işlemlerle ilgili olarak suç duyurusunda bulunup bulunmadığı, sahte vekalet veya dublör kullanıldığı iddiası olup olmadığı, … ile … arasındaki satış işlemlerinin dayanağının kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı olup olmadığı, tapu memurlarınca yapılan işlemlerin mevzuata uygun ve tam olarak yapılıp yapılmadığı buna göre 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre tapu siciline usulen tescil edilmeyen eş deyişle aleniyete intikal etmeyen tapu işlemlerinin varlığı halinde 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında değerlendirilmeyeceği gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan mahkeme kararının BOZULMASINA,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.