Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/13606 E. 2023/3798 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13606
KARAR NO : 2023/3798
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kat malikleri kurulu toplantısının iptali davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak sureti ile davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 19.01.2018, 20.01.2018 ve 21.01.2018 tarihli kat malikleri kurulu toplantısının iptaline karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; kararların usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; husumet yönünden itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, öncelikle işbu davada davalı site yönetimlerinin zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığını, her parselin genel kurulu için ayrı bir dava açılması, bu anlamda davanın tefrik edilmesi gerekirken, üç parsel bakımından da aynı davada yargılama yapılarak hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğunu, Çimtur Sitesinin üç ayrı parsel üzerinde kurulu olduğunu ve toplam 392 adet bağımsız bölümden oluştuğunu, bu parsellerin her birinin ayrı birer yönetim konusu olduğunu, her üç parselin de ayrı yönetim planı bulunduğunu, yine bu üç parselin devremülk genel kurulları ile kat malikleri kurulu toplantılarının ayrı ayrı tarihlerde gerçekleştirildiğini, bu nedenden ötürü üç ayrı dava konusu olması gerekirken tek bir dava ile talep edilen üç farklı kat malikleri kurulu iptalinin tefrik kararı olmaksızın aynı davada yargılamaya konu edilmesi ve mahkemece tek bir ilam ile hükme bağlanmış olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacı tarafın devremülk konusu her bir bağımsız bölümde yapılan temsilci seçiminin de iptalini talep ettiğini, anılan temsilci seçimine ilişkin kararların her biri ayrı birer karar olduğunu ve tarafları farklı olduğunu, devremülk konusu bağımsız bölüm sayısı kadar kararın mevcut olduğunu,davacının esasen işbu davada hukuki yararının olmadığını, davacı tarafın mesnetsiz iddiasının sonuca hiç bir etkisinin olmayacağını çünkü iddia ettikleri gibi tüm oylarını kullanmış olsalar bile 1/3 kuralı gereği yine temsilci seçilmelerinin mümkün olmadığını, diğer yandan davacı tarafın temsilci seçiminde aday olmadığını ve aday çıkarmadığını ve bu nedenle de herhangi bir hak kaybı ve hukuki yararı da bulunmadığını, bu nedenle bu durumun tespiti açısından dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini, mahkemenin dosya kapsamında en önemli delilerden olan devre mülk sözleşmesinin eklenmeksizin hüküm oluşturduğunu, dosya kapsamı ve dava konusu gereği bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ancak bu taleplerinin de mahkemece kabul edilmediğini, mahkemenin delillerini toplamadığını, uyuşmazlık açısından bir diğer hususunda devremülk nitelikli bağımsız bölümlerin temelinde yer alan paylı mülkiyet ilişkisi olduğunu, devremülklerde devre sahipleri tarafından alınacak kararların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) paylı mülkiyete ilişkin hükümlerinden bağımsız olduğunun söylenemeyeceğini, kat malikleri kurulunda o bağımsız bölümü temsil edecek temsilcinin seçilmesi de 4721 sayılı Kanun’un 690 ıncı maddesi anlamında olağan yönetim işlerinden olduğunu, kaç paya sahip olduğunun önemi olmaksızın paydaş sayısına göre alınması gereken kararlardan olduğunu, yine dosya sunmuş oldukları hukuki mütalaanın değerlendirilmediğini belirterek yeterli ve kapsamlı inceleme yapılmadan verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplantı ve alınan kararların usulüne uygun olduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak sureti ile davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu parseller üzerinde yer alan devremülklerin bazılarında birden fazla paya sahip olmalarına rağmen, temsilci seçiminde bir oy olarak kabul edilmelerinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, üç ayrı parsele ilişkin toplantı iptalini istediklerinden olaya Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanması gerektiğini, toplantı ve karar nisabının usulsüz olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kat malikleri kurulu toplantısının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun (634 sayılı Kanun) 57, 58, 59 ve 60 ıncı maddeleri

3.6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesi

3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinde; “…a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir: –3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması. …” şeklinde düzenlenmiştir.

2.İstinaf mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen durumlarda, usule ilişkin hukuka aykırılık tespit edildikten sonra, sadece ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahalline (ya da uygun görülen ilk derece mahkemesine) geri gönderilmesine karar verilmekle yetinilir. Bunun dışında bir müdahale söz konusu değildir. Bölge adliye mahkemesi böyle bir durumda kararı esas yönünden inceleyemez. Bu kararlara neden olan usule ilişkin hukuka aykırılıkların, istinaf aşamasında telafi edilemeyeceği düşünülmüş olduğundan, ilk derece mahkemesine ait kararın tümüyle kaldırılması ve (dosyanın gönderileceği ilk derecede) yeniden bir yargılama yapılması öngörülmüştür. (Kurtoğlu, T; Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 188) Yukarıda yapılan açıklamalar ve yer verilen yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 634 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesinde, bu Kanun’un uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir. hükmünü ihtiva etmektedir.

3. Somut olayda; davacı her bir parseldeki kat malikleri kurulu toplantısının ayrı ayrı parsel yönetimlerini davalı göstermek sureti ile iptalini istemiştir. Dolayısı ile her bir parsel kat malikleri kurulu toplantı iptali açısından ayrı talep vardır ve bu nedenle parseller üzerinde kat mülkiyeti tesis edilmiş ve şartları var ise kat irtifakı kurulmuş olması halinde Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olacaktır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. O halde, yukarıda yapılan açıklamalar ve yer verilen yasal düzenlemeler ışığında; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamanın görevli mahkemece yapılıp yapılmadığı yönünde belirleme yapılarak, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.