YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13282
KARAR NO : 2023/4575
KARAR TARİHİ : 09.05.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre idarenin davacıya geri alım hakkını kullandırmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … köyü 141 parsel sayılı 19.040,00 m² miktarlı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında müvekkillerinin murisi … adına tapuya kaydedildiğini, adı geçen taşınmazın tamamının davalı idare tarafından 1974 yılında … köyünün nakledilmesi amacıyla kamulaştırıldığını, nakil amacının …’yi bir açık müze hali getirmek ve burada taşınmazı bulunan mülk sahiplerini kamulaştırılan yerlerden nakletmek ve yeni bir yerleşim yeri kurmak olduğunu, kamu yararı kararı ve eklerinde kamulaştırılması planlanan parsellerin çok miktarda olmasına rağmen kamulaştırılmasına karar verilen bu parsellerin ancak %2 kadarının kamulaştırıldığını, geri kalan parsellerin kamulaştırılmadığı gibi kamulaştırma planında bulunan diğer taşınmazlarda zaman içerisinde özel mülkiyete konu birçok turistik otel inşa edildiğini, daha sonraki yıllarda taşınmazın bulunduğu … köyünün belde ve belediye olduğunu, bu kamulaştırılan taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanunu’nun (3194 sayılı Kanun) 18 inci maddesi uygulaması ile bulunduğu parselden başka bir parsele, oradan da özel mülkiyette hisseli olarak gittiğini ve diğer maliklere davalı Hazine tarafından satıldığını belirterek davalı idarenin müvekkillerine ait iken kamulaştırdığı … 141 parsel sayılı taşınmazdaki hisselerinden, satış bedeline satış tarihinden itibaren dava tarihine kadar Tefe/Tüfe uygulanarak elde edilecek bedelden, idarece ödenen kamulaştırma bedeli ve faizi düşüldükten sonraki bedelin müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 20 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davanın hukukî dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi gereğince 3 aylık süre içinde geri alım hakkının kullandırılması yönünde idarece bildirimde bulunulmadığı iddia edilse de söz konusu 3 aylık sürenin kamulaştırılan taşınmaza 5 yıl içinde hiçbir işlem yapılmaması halinde uygulama kabiliyeti kazandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.11.2018 tarihli ve 2017/355 Esas, 2018/265 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; her ne kadar Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin 11.06.2015 tarihli ve Resmî Gazete’de yayımlanan 14.05.2015 tarihli ve 2014/177 Esas, 2015/49 Karar sayılı kararı ile 6552 sayılı Kanun’un 101 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 9 uncu maddesinde yer alan “22. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile” ifadesinin iptal edildiği, böylece 11.09.2014 tarihinden önce açılan ve halen kesinleşmeyen davada 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile getirilen 5 yıllık süre şartının uygulanma imkanı kalmadığı belirtilerek, davalı idarenin kamulaştırılan taşınmaz yönünden kamu yararı kararında belirtilen amacı gerçekleştirmediği gibi taşınmazı başka bir kamu yararı amacı doğrultusunda da kullanmayarak 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde keyfiyetin idarece mal sahibine veya mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulmasına ilişkin yükümlülüğü yerine getirmeden taşınmazı özel kişilere devrederek davacıların mülkiyet hakkına kamulaştırmanın dayandığı kamu yararı amacı bulunmadan müdahale edilerek Anayasanın 35 inci maddesindeki güvencelere aykırı olarak mülkiyet hakkını ihlal ettiği anlaşılmış olup dava konusu 141 parsel sayılı taşınmazın kamuya özgülenen bölümlerinin yüzölçümleri düşüldükten sonra geriye kalan ve Hazine tarafından üçüncü kişilere satılan yerlerin davacı tarafın taşınmazın üçüncü kişiye satışını öğrendiği tarih ile kamulaştırma nedeniyle davacılara ödenen bedelin ödeme günü ile ilgili taraflardan delilleri sorularak tespit edildikten sonra; dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye satış tarihi ile dava tarihi arasında geçen zaman dikkate alındığında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52 nci maddesi uyarınca davacı zararın artmasına sebep olmuş ise bundan sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek, kamulaştırma nedeniyle davacılara ödenen bedelin tespit edilecek ödeme gününden; taşınmazın üçüncü kişilere 30.05.2004 tarihinde devri sonucu alınan bedelin de bu tarihten itibaren başlamak üzere Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu ile davacının üçüncü kişiye yapılan satışı öğrenme tarihi esas alınmak suretiyle güncellenmesi için uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınarak bu iki bedel arasında davacı taraf aleyhine bir durum meydana gelmiş ise bu bedele hükmetmek, mal sahibi aleyhine bir fark oluşmadığı takdirde de davanın reddine karar vermek gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğundan bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli 2021/59 Esas, 2022/229 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin ödendiğini, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırılan dava konusu taşınmaza ilişkin olarak davacının geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazminini isteme hakkı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un “Vazgeçme, iade ve devir” kenar başlıklı 22 nci maddesi.
3. 2942 sayılı Kanun’un “Mal sahibinin geri alma hakkı” kenar başlıklı 23 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; bozma ilamına uyularak yapılan inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmış olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.