YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13245
KARAR NO : 2023/819
KARAR TARİHİ : 25.01.2023
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre idarenin davacıya geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan PTT A.Ş. tarafından kamulaştırılan Adana ili, … ilçesi, … Köyü 214 parsel (eski 14 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma amacının ortadan kalktığını, kamulaştırma amacına aykırı olarak farklı idarelere devri ve üçüncü kişilere satımı ile daha sonra …’nca yeniden kamulaştırılması sonucunda dava konusu taşınmazda meydana gelen katma değerin maddi tazminat olarak tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı PTT A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazın davacının murisi … tarafından 01.02.1958 tarihinde iştira yoluyla PTT’ye satıldığı anlaşılmakla davacının iddia ettiği gibi kamulaştırma yoluyla satın alma söz konusu olmadığı için 2942 sayılı Kanun’un uygulanması ve bu Kanun’un kamulaştıran idareye yüklediği yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin ve davacının geri alma hakkının bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek bulunmadığını, kaldı ki satış tarihinde yürürlükte olan mülga 6830 sayılı İstimlak Kanun’unda kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına tahsisi lüzumu kalmadığında idarece durumun mal sahibine bildirilmesi yükümlülüğü bulunmadığını, dava konusu taşınmazın 14.06.1966 tarihinde 8 yıl sonra Türkiye Radyo Televizyon Kurumuna devredildiğini, İstimlak Kanunu’nun 23 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının talebinin 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesine dayandığını ve bu maddede belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığını, aynı maddenin 4 üncü fıkrasında kamulaştırılan taşınmaza başka bir kamu kuruluşunun ihtiyaç duyması halinde 3 üncü fıkranın uygulanmayacağı düzenlenmiş olup dava konusu taşınmazın PTT tarafından TRT’ye devredilmesi bu kapsamda olduğundan 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığını, davanın …’ın tüm mirasçıları tarafından açılması gerektiğini, davalı … Belediyesi vekilinin cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın halihazırda kamu yararına yönelik hizmetlere tahsis edildiği ifade edilmiş olup taşınmazın kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması şartının gerçekleşmediğini, davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu ve diğer davalılar yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi halinde ret sebebi ayrı olan davalılar lehine her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
2. Davalı … Belediyesi vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın dava konusu taşınmazı kamulaştırma yoluyla satın alan PTT A.Ş.’ye karşı husumetten yöneltilmesi gerektiğini, 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında kamulaştırılan taşınmaza başka bir kamu kuruluşunun ihtiyaç duyması halinde 3 üncü fıkranın uygulanmayacağı düzenlenmiş olup dava konusu taşınmazın PTT tarafından TRT’ye devredilmesi bu kapsamda olduğundan yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu taşınmazın halihazırda 1/5000 ölçekli nazım imar planında kamu yararına yönelik ihtiyaçlara tahsis edildiği açık olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı TRT vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz tescil tarihinde tarla vasıflı olarak kurumları mülkiyetine geçtiği için üzerinde tarımsal amaç dışında herhangi bir faaliyete izin verilmediği gibi satış işlemi dahi gerçekleştirilemediğini, uzlaşma dava şartının yerine getirilmediğini, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; talebinin doğrudan 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesine dayalı olmadığını, davacıya ait olması gereken iade alma hakkının usulsüz işlemler bütünü sonucu üçüncü kişilere geçirilmesi ve bunun sonucunda mülkiyetten doğan haklarının ihlal edilmesine dayandığını, iki kez kamulaştırılıp kamu yararına kullanılmayan ve üçüncü kişilere satılarak haklarının yok edilmesine yol açan işlemlerden dolayı tazminat talep ettiğini, mahkemece uyuşmazlığın hukuki niteliği ile uygulanacak kanun maddelerinin hatalı değerlendirildiğini, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kamulaştırma Kanunu’nun 22 nci maddesine 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasa ile eklenen üçüncü fıkra ile kamulaştırılan taşınmazlara, bu işlemin kesinleşmesinden itibaren kamu hizmetine tahsisi lüzumu kalmaması halinde mal sahiplerinin yasadan kaynaklanan yetkilerini kullanabilmeleri için 5 yıllık süre öngörülmüş olup eldeki davanın 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin yasanın yürürlük tarihinden sonra açıldığı, her ne kadar Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile 11.09.2014 tarihinden önce açılan ve halen kesinleşmeyen davada 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile getirilen 5 yıllık süre şartının uygulanma imkanı kalmamış ise de eldeki davanın açılış tarihi itibarıyla 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasının bu davalar sırasında yürürlükte olduğu, dava konusu edilen ilk ve son kamulaştırma işlemlerinin kesinleştiği 01.02.1958 ve 07.10.1999 tarihlerinden itibaren beş yıllık sürenin geçmesi nedeniyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırılan dava konusu taşınmaza ilişkin olarak davacının geri alım hakkının kullandırılmaması nedeniyle uğranılan zararın tazminini isteme hakkı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un “Vazgeçme, iade ve devir” kenar başlıklı 22 nci maddesi.
3. 2942 sayılı Kanun’un “Mal sahibinin geri alma hakkı” kenar başlıklı 23 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Davacının miras barıkanı … adına kayıtlı Adana ili … ilçesi … köyü 214 parsel sayılı taşınmazın 01.02.1958 tarihinde PTT A.Ş. tarafından Radyo Evi yapılmak üzere kamulaştırma amacıyla satın alınmış ve PTT A.Ş. tarafından 14.06.1966 tarihinde Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’na devredilmiş olup 03.11.1992 tarihinde takas edilmek suretiyle … adına tescil edilmiştir. 20.07.1993 tarihinde ise dava dışı üçüncü kişilere satılan dava konusu taşınmaz, 07.10.1999 tarihinde kamulaştırma nedeniyle satış ile Adana Büyükşehir Belediyesi adına tescil edilmiş, dava konusu taşınmazın farklı idarelere devri ve üçüncü kişilere satışı sırasında davacıya 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi uyarınca bir bildirimde bulunulmamış olup Anayasa Mahkemesinin 11.06.2015 tarihinde yayımlanan 14.05.2015 tarihli ve 2014/177 Esas, 2015/49 Karar sayılı kararı ile 6552 sayılı Yasa’nın 101 inci maddesi ile eklenen geçici 9 uncu maddesinde yer alan 22 nci maddesinin 1, 2 ve 3. fıkra hükümleri iptal edildiğinden 11.09.2014 tarihinden önce açılan ve halen kesinleşmeyen davalarda 2942 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile getirilen 5 yıllık süre şartının uygulanma imkanı kalmamış ise de, temyize konu dava 26.09.2019 tarihinde açılmış olup anılan madde dava tarihi itibarıyla yürürlükte olduğundan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.