Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/13021 E. 2023/5561 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13021
KARAR NO : 2023/5561
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalılar vekili Avukat … ile davacı idare vekili Avukat … gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu … ili, … ilçesi, … köyü 101 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların irtifak bedelinin tespiti ile irtifak hakkının tapuya tesis ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.09.2014 tarihli ve 2013/222 Esas, 2014/192 Karar sayılı kararı ile dava konusu 101 ada 4 parsel sayılı taşınmazda 183,51 m², 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 3.974,35 m² irtifak hakkının davacı idare adına tesciline, toplam 49.143,82 TL kamulaştırma bedelinin tespiti ile davacı idareden alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazların, Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesi (b) bendinde de belirtildiği gibi imar planı içerisinde bulunmadığı, fiilen meskûn alanda kaldığı belirtilmişse de alt yapı hizmetlerinin tamamından faydalanmadığı anlaşıldığından arsa niteliğinde kabullerine olanak bulunmadığı, bu nedenle taşınmazların arazi olarak değerlendirilmesi gerekirken arsa niteliğine göre değerlendirme yapılarak bedel belirlenmiş olması doğru görülmediğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların Mahkemenin 2013/222 Esas, 2019/192 Karar sayılı kararı ile irtifak hakkı tesisi ile tapuya kayıt ve tesciline kesin olarak karar verildiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 101 ada 4 parsel yönünden 1.171,54 TL, 101 ada 5 parsel yönünden ise 28.033,00 TL kamulaştırma bedelinin tespitine, fazladan depo edilen bedelin davalılardan alınarak davacı idareye verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın; imar planı ve mücavir alan sınırları içerisinde yer aldığı, belediye hizmetlerinin tamamından faydalandığı, etrafının meskun mahal olduğu dikkate alındığında, kamulaştırma hukuku bakımından arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile değerlendirme yapılması gerektiğini, … Belediye Başkanlığından gelen yazı cevaplarının çelişkili olduğunu, bu çelişkinin nedeni sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken bu çelişki giderilmeksizin taşınmazların tarım arazisi olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tarım arazisi olarak değerlendirilmesi kabul edilmese de; taşınmazların sulama imkanı olduğu hâlde kapitalizasyon faiz oranının %6 olarak alınmasının hatalı olduğunu, sulu tarım arazilerinde kapitalizasyon faiz oranının %3 veya %4 olarak alınması gerektiğini, taşınmazlar bakımından bölgedeki mutad olan münavebe sistemi uygulanmaksızın değerlendirme yapıldığını, 2 yılda 2 ürün münavebesi kullanılmış olması nedeniyle de taşınmazların gerçek değerinden çok düşük bir değer tespit edildiğini, taşınmazların arsa olarak nitelendirilmesine yeter ölçüdeki nitelikleri dikkate alınacak olursa; gerçek değerinin tespit edilebilmesi amacıyla, gelir metodu yöntemi ile tespit edilen değerine en az %500 oranında objektif unsurlar karşılığı değer ilave edilmesi gerektiğini, taşınmazların arsa niteliğinde oldukları dikkate alınmaksızın tarım arazisi niteliğinde kabulü ve bu doğrultuda %35 oranı uygulanarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmiş olması nedeniyle de davalıların gerçek zararları karşılanamadığını, davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini, davacı idare lehine ise vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazların kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragraflar dışındaki temyiz itirazları bozma ile kesinleşen yönlere ilişkindir.

3. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara net geliri esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Taşınmazların sulu tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının %4 uygulanması gerekirken, bu oranın % 6 kabulü ile az bedel tespiti doğru görülmemiştir.

5. Mahkemece verilen ilk karar bozma ilâmı ile ortadan kalktığı gözetilmeden, dava konusu taşınmazlara ilişkin irtifak hakkının davacı idare adına tesciline ilişkin yeniden hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi yerinde görülmemiştir.

6. Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiği hâlde, davalılar lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi doğru olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesi gerektiği hususları bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz eden davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin aleyhine temyiz olunan davacı idareden alınmasına,

Davalılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.