Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/12415 E. 2023/2792 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12415
KARAR NO : 2023/2792
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı yönünden esastan reddine, davalı … yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Yalova ili, … ilçesi, … köyü 133 ada 8 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin yanlış yönlendirildiğini, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davaların belirsiz alacak davası olmayıp nispi harca tabi dava olduğunu, davacının taşınmazı edindiği tarihte tapu kaydındaki şerhten haberdar olduğunu ve taşınmazı bu şekilde bilerek satın aldığını, orman olan taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; münavebe ürün seçiminin hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, objektif değer artışı oranının düşük olduğunu, tazminat miktarının düşük olduğunu Ankara Üniversitesi Değerlendirme Kurulundan alınan rapora göre bedele hükmedilmesi gerektiğini ve bu doğrultuda taraflarına ek dava açmaları için süre verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı idarenin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazın orman olmasına rağmen tarla olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, münavebe ürün seçiminin hatalı olduğunu, gelir hesabı yapılırken ürünlerin verim miktarlarının yüksek, giderlerin ise düşük alındığını, dava konusu taşınmazın ürün yetiştirilecek hâle gelebilmesi için yapılması gereken giderlerin de hesaplanması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, objektif değer artışı uygulanmasının hatalı olduğunu, tazminat miktarının yüksek hesaplandığını, tazminat bedelinin karar tarihine göre belirlenmesi gerektiğini, faizin de karar tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, davalı idare harçtan muaf olup davalı idarenin başvurma harcı, peşin karar ve ilâm harcı ile keşif harcından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını, ıslah edilen kısma tapu iptali ve tesciline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, davalı idare aleyhine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazın gerçek zararın meydana geldiği tarih itibarıyla geçerli olan Tarım Müdürlüğü verileri kullanılarak yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilerek net gelir yöntemine göre değerinin belirlenmesi yöntem ve sonuç değer itibarıyla doğru bulunarak taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanına göre bedel takdir edilmesini talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bazulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın yapılan arazi kadastrosu sonucu 02.07.1972 tarihinde davacının murisi adına tespit ve tescil edildiği, akabinde davacıya ve diğer mirasçılara intikal ettiği, davacının diğer mirasçı paylarını da satın alarak 20.08.1993 tarihinde tek başına taşınmaza malik olduğu, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/278 Esas, 2017/450 Karar sayılı kararı ile taşınmazın 7.959,56 m² ve 1.818,65 m² olmak üzere toplam 9.778,21 m²lik kısmının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın kanun yoluna gidilmeden 29.03.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 17.01.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen arazi niteliğindeki tazminata konu taşınmaza net geliri esas alınarak ve benzer özelikteki Dairemiz denetiminden geçen dosyalarda da benzer münavebenin kullanılarak tespit edilen metrekare birim fiyatı ile uyumlu olarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Tapu kaydı iptal edilen alanlar 7.959,56 m² ve 1.818,65 m² olmak üzere toplam 9.778,21 m² olduğu hâlde hükme esas alınan raporda toplam el atılan alanın hata yapılarak 9.978,21 m² olarak hesaplamaya katılması sonucu yüksek bedel tespiti bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin tüm, davalı … vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.