YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11910
KARAR NO : 2023/1779
KARAR TARİHİ : 27.02.2023
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılmış, mahkemece 09.05 2019 tarihli ve 2016/265 Esas, 2019/275 Karar sayılı kararıyla asıl davanın kabulüne , birleştirilen davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş ve 2019/213 Esas numarasını almıştır.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince 04.06.2020 tarihli ve 2019/1630 Esas, 2020/466 Karar sayılı kararıyla ihtilafın davacı şirket ortağının tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğundan Dairenin görevsizliğine, görevli Dairenin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine ait olduğuna karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi ise 18.06.2020 tarihli ve 2020/979 Esas, 2020/639 Karar sayılı kararıyla uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin görevli olduğu gerekçesiyle dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Başkanının dosyayı kabul ettiği gerekçesiyle yetkili Dairenin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi olduğuna karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince 17.07.2020 tarihli ve 2020/1023 Esas, 2020/859 Karar sayılı kararıyla yapılan istinaf incelemesi neticesinde; dava, her ne kadar davacı şirket tarafından, davalı arsa sahibine ait taşınmazlar üzerine inşaat yapımının üstlenildiği; ancak yazılı sözleşme bulunmadığı, inşaatların tamamlanarak davalıya teslimine rağmen inşaat bedelinin ödenmediği iddiası ile eser sözleşmesi hükümlerine dayalı olarak dava açıldığı dava dilekçesinde iddia edilmiş ise de, dosya içerisinde mevcut bulunan ve varlığı davacının da kabulünde olan protokoller, bu protokollerin icrası amacıyla yapıldığı belirtilen taşınmaz devirleri, tanık beyanları ve diğer deliller ile, yine taraflar arasında bir başka taşınmaz üzerinde yapılan inşaat sebebiyle açılan ve bu dava ile birleştirilmesine karar verilen, yargılama sırasında ise bu dosyadan tefrik edilerek İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/213 Esasına kaydı yapılan dava dosyasında bulunan deliller ve bu dosyada aldırılan bilirkişi heyeti raporu ile taraflar arasındaki ihtilafın, davacı şirketin fiili ortakları olan davacı şirketin yetkili temsilcisi Nevzat Sevinç ile davalı … arasındaki şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklandığı ve düzenlenen protokoller kapsamında davacı limited şirketin tasfiyesinin gerçekleştirilmesi ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenebileceği anlaşıldığından eldeki davada ihtilafın, davacı şirket ortaklığının tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olup, buna göre davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davalı avukatının istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görev yönünden kabulüne, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.05.2019 tarihli ve 2016/265 Esas, 2019/275 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun’un) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendinin üçüncü alt bendi gereğince kaldırılmasına, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendi uyarınca, İzmir Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi 11.02.2021 tarihli ve 2019/213 Esas, 2021/44 Karar sayılı kararıyla mahkemenin görevsizliği ile dosyanın yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosyanın tevzi edilmesi üzerine; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince 10.09.2021 tarihli ve 2021/305 Esas, 2021/697 Karar sayılı kararıyla mahkemenin bu dava dosyası ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/366 Esas sayılı dava dosyası arasında 6100 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi anlamında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğu anlaşılmakla bu davanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/366 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince 01.10.2021 tarihli ve 2021/366 Esas, 2021/745 Karar sayılı kararıyla asıl davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince 25.01.2022 tarihli ve 2022/177 Esas, 2022/170 Karar sayılı kararıyla davada şirket ortaklığına dayanılmadığı açıkça davacı şirket tarafından davalının arsası üzerine inşaat yapım sözleşmesine dayanıldığı ve bu ilişki kapsamında davalı arasında davacı tarafça inşaat yapıldığı ve inşaat yapım işleminden kaynaklanan alacak isteminde bulunulduğu, bu ilişkinin ise eser sözleşmesi niteliği taşıdığı, kaldı ki dava dosyasında dayanılan hususlarda Daire ile 14. Hukuk Dairesi arasındaki görev uyuşmazlığının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca çözüme kavuşturulup ihtilafın eser sözleşmesi kapsamında kabulüne karar verildiği, dava bu yönden benimsenmiş olduğundan istinaf incelemesinde görevli Dairenin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi olduğu gerekçesiyle Dairenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Davacı vekili 26.10.2020 tarihli dilekçesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Başkan ve üyeleri, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 01.07.2020 tarihli toplantısında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin görevli olduğu yolundaki kabul beyanı ile temel hukuk kurallarına aykırı ve davalı taraf yararına olacak şekilde karar vermek ve görevlerini kötüye kullanmak suretiyle karar verdiklerinden haklarında soruşturma açılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 21.02.2022 tarihli dilekçesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin Başkanı ve iki üyesi hakkında reddi hakim talebinde bulunmuştur.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince toplu ret niteliğindeki talep hakkında değerlendirme ve karar vermek üzere dosya İzmir 15. Hukuk Dairesine gönderilmiş ve Dairece 14.04.2022 tarihli ve 2019/2418 Esas, 2022/301 Karar sayılı ilamıyla 6100 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca taleple ilgili değerlendirmenin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince yapılması gerektiği gerekçesiyle talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesine gönderilmiş ve 2022/164 Esas numarası ile kaydedilmiş olup merci tarafından 28.04.2022 tarihli ara kararı ile hakimin reddi talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. Talep
Talep, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Daire Başkanı …. ve üyeler … ve … hakkında hakimin reddi talebinin kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
II. Reddi Hakim Sebepleri
Davacı vekili hakimin reddi talep dilekçesinde özetle; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Başkanı ….’ın Başkanlar Kurulu Toplantısında dava dosyasının 14. Hukuk Dairesinin olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 17.07.2020 tarihli ve 2020/1023 Esas, 2020/859 Karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin görevsizliğine karar vererek dosyasının İzmir Nöbetçi Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin bu uygulaması nedeni ile 17.07.2020 tarihli ve 2020/1023 Esas, 2020/859 Karar sayılı ilamına imza atan Daire Başkanı … ve üyeler … ve … hakkında temel hukuk kurallarına aykırı ve davalı taraf yararına olacak şekilde, başkanlar kurulu toplantısında kanuna karşı hile yoluna başvurmak ve görevlerini kötüye kullanmak sureti ile karar verdikleri sebebiyle soruşturma açılması istemi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayette bulunulduğunu, 6100 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesinin d bendinin hakimin reddi sebepleri arasında sayıldığını, gerek davacı şirketin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Başkan ve üyeleri hakkında şikayette bulunulmuş olması ve gerekse İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Başkan ve üyelerinin aynı dava dosyası hakkında daha önce tarafsızlık ve dürüstlük kurallarına aykırı davranış sergilendiği yolunda davacı tarafta güçlü bir intiba yaratmış olması nedeni ile ilgili başkan ve üyeler hakkında hakimin reddi yoluna başvurma zorunluluğunun doğduğunu belirtmiştir.
III. Reddi Hakim Mütalaa Evrakı
6100 sayılı Kanun’un 40 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince reddi hakim talebinin usulden reddine karar verilmesi, aksi takdirde 6100 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesinde belirtilen hakimin reddi sebeplerinin hiçbiri bulunmadığından, reddi hakim talebinin reddi ile reddi hakim talebinde bulunanlar hakkında disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiği mütalaa olunmuştur.
IV. Ret Talebini İnceleyen Merci Kararı
6100 sayılı Kanun’un 40 ncı maddesinin dördüncü fıkrası dikkate alınarak dairenin 3 üye 1 başkan olmak üzere 4 kişilik heyetten oluştuğunu, 2 üye ve 1 başkanın reddi hakim talebinde bulunulmasının bu anlamda hukuken mümkün bulunmadığını, davanın esasa girmeksizin usulden reddi gerektiği gibi, esasen anılan Kanun’un 74 üncü maddesinde vekile özel yetki verilmesi gerektiren haller içerisinde hakimin reddine ilişkin ibare de bulunduğundan ve dosya içerisinde bulunan … üncü Noterliği’nin 12.06.2014 tarihli ve 18004 yevmiye nolu vekaletnamesinde davacı tarafından vekile hakimin reddine ilişkin özel bir yetki verilmediği de görülmüş olup davacı avukatının, 07.03.2022 havale tarihli dilekçesi ile, Daire Başkanı …. üyeler ….ve …. hakkındaki hakimin reddi talebinin usulden reddine, reddi hakim talebi usulden reddedilmiş olmakla disiplin para cezası uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hakimin reddi talebi mahkeme başkanı ve iki üye hakkında olup, toplu red talebinin bulunmadığını, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi üyesi olan ve hakkında ret talebi bulunmayan … ile beraber, başka dairelerden görevlendirilecek bir üye ve başkan ile tamamlanıp, hakimin reddi kararının esastan karara bağlanması gerektiğini, reddi istenen hakimler hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na 26.10.2020 tarihinde görevi kötüye kullanmak suretiyle karar verdikleri iddiası ile şikayette bulunulduğu için başkan ve üyelerin davacıya karşı eşit, yansız ve ön yargısız durmasının fiilen mümkün olmadığı ve hakimin reddi yetkisini içeren vekaletnamenin dosya içerisinde bulunduğunu belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, hakimin reddi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Farklı bölge adliye mahkemelerinin yargı çevresinde kalan ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarının giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 6100 sayılı Kanunu’nun 21 ve 22 nci maddeleri ile 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemelerdir.
2. 6100 sayılı Kanun’un “Ret Sebepleri” başlıklı 36 ncı maddesi şöyledir:
“(1) Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir.
Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:
a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla
hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması.
ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.”
3. 6100 sayılı Kanun’un “Ret talebini incelemeye yetkili merci” başlıklı 40 nci maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.”
4. 6100 sayılı Kanun’un “Ret Talebinin İncelenmesi” başlıklı 42 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.”
5. 6100 sayılı Kanun’un “ Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâlle ” başlıklı 74 üncü maddesi şöyledir:
“Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez ,başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.”
3. Değerlendirme
Dosya kapsamında yapılan incelemede, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan …. Noterliği tarafından düzenlenen 06.06.2016 tarihli vekaletnamede hakimin reddi talebine ilişkin vekile özel yetkinin verildiği tespit edilmiş olup somut uyuşmazlığın incelenmesinde ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin Başkanı ve iki üyesi hakkında reddi hakim talebinde bulunulması heyetin toplu halde reddi mahiyetini taşıdığı anlaşıldığından 6100 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası dikkate alınarak hakimin reddi talebinin usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.