Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/11827 E. 2023/5868 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11827
KARAR NO : 2023/5868
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idareler vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden yapılan incelemede;

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 107.090,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.
Mahkemece hükmedilen ecrimisil bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; Melikgazi Belediyesi Başkanlığı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden yapılan incelemede;

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat … gelmiş, davalı idareler vekilleri duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ili, … ilçesi, … Mahallesi 11374 ada 5 parselde kayıtlı bulunan taşınmazda hak sahibi olduğunu, taşınmazın tamamının kesinleşmiş hâlen yürürlükte olan 1/1000 ölçekli imar planına göre iki davalının sorumluluğundaki park ve rekreasyon alanında kalmakta olduğunu, bu taşınmazın bir kısmına fiilen el atıldığını, bu fiili el atma olgusu ile imar projesi başlamış olduğundan proje bütünlüğü kapsamında taşınmazın fiilen el atılmayan ancak imar planında kamu hizmetine ayrılan geri kalan bölümüne de el atılmış olduğunu bu nedenle davaya konu taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından dolayı şimdilik 60.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza hiçbir fiili müdahalede bulunulmamasına rağmen davacılar tarafından tazminat talep edildiğini, yapılacak keşif ve düzenlenecek rapor doğrultusunda taşınmaza fiilen el atılıp atılmadığının, imar planı üzerinden yolların plandaki genişliği ile parkların plandaki büyüklüklerinin tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir.

2. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idarece el atılmadığını, hukuki el atma söz konusu ise davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında rekrasyon alanı ile kısmen ve sorumluluğu büyükşehir belediyesine ait olan mezarlık alanı tarımsal nitelikli alan ve belediyelerin sorumluluğunda yol olarak plan alanında olup, ayrıca Tavlusun Germir Mahallelerinin ikinci derecede doğal sit alanı koruma amaçlı imar planında belediyelerin sorumluluğundaki yol ve park alanı olarak planlı alanda kalan kadastro parseli olduğunu, davacı tarafça söz konusu taşınmazın fiilen el atıldığını belirtmiş ise de fiili olarak el atılıp atılmadığının yapılacak keşif sonunda ortaya çıkacağını, hukukî el atma olduğu takdirde Uyuşmazlık Mahkemesi kararları doğrultusunda yargı yolu itirazlarının bulunduğu söz konusu davaya konu taşınmazın yol olarak el konulan kısmi imar planında ana arter niteliğinde ise 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7 nci maddesi gereğince ana yolların yapım ve sorumluluğunun Büyükşehir Belediyesi’nde olduğundan davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen diğer hususların da yasal bir dayanağının olmadığını, tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılarak taşınmazların tapu kaydının davacıların hissesi yönünden davalı şerhi koyulmasını ve bu nedenle açılan davanın görev ve usul yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.07.2029 tarihli ve 2019/470 Esas, 2020/190 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin 30.461,27 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Belediyesi’nden, 3.042,577,48 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Belediyesi’nden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli ve 2020/1371 Esas, 2021/289 Karar sayılı kararıyla; arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, davalı … Başkanlığının istinaf başvurusu bakımından; somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın 14.02.2020 havale tarihli harita mühendisi bilirkişinin ek raporu ile kök raporun ekindeki krokisinde 5-A harfi ile gösterilen 246,60 m²lik kısmına davalı idare tarafından fiili bir el atma olmamasına rağmen bu taşınmazın ilk olarak 22.09.1993 tarihinde uygulama imar planı kapsamına yeşil alan olarak alındığı ve dava tarihi olan 09.09.2019 itibarıyla 27.12.2012 tarihinde kesinleşen mevcut 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen Tavlusun-Germir 2. Derece Sit alanı Koruma İmar Planında yol ve park alanında kaldığı anlaşıldığından dava konusu taşınmazın 246,60 m²lik kısmına davalı idarece fiilen el atılmamış ise de makul süre içinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden kısmen yol olarak gösterilip kamuya özgülenen bölüm bakımından kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleştiği kabul edilip davanın kabulüne karar verilmesi doğru görüldüğünden davalı … Başkanlığının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı … Başkanlığının istinaf başvurusu bakımından; dava konusu taşınmazın rekreasyon alanında kalan kısmıyla ilgili olarak; rekreasyon alanı olarak tanımlı alan kamulaştırmaya konu bir alan olmadığını, bu alanda parsel maliklerinin yapılaşma imkanının olabilmesi için öncelikli olarak rekreasyon alanı içerisinde kalan kadastro parsellerine parselasyon çalışması ile uygulama yapılması ve uygulama sonucu oluşacak parsellerin 10.000 m²den küçük olmaması ve imar planında belirlenmiş yollardan cephe alan imar parselleri olarak tescil edilmesinden sonra E= 0,05 ve yapı yüksekliği 6,50 metreyi aşmayan, asma katı ve bodrum katı olmayan ruhsatlı yapıların yapılabildiği bildirildiğinden bu hâliyle; dava konusu taşınmazın 14.02.2020 tarihli harita mühendisi bilirkişinin ek raporu ile kök raporun krokisinde 5-B harfi ile gösterilen 24.631,27 m²lik kısmın imar planında rekreasyon alanı olarak planlandığı ancak bu alanın kamuya özgülenen bir alan olmayıp özel mülkiyete konu “Ticari Rekreasyon Alanı (E= 0,05, yüksekliği 6,5 metre)” olduğu, dava konusu taşınmaza fiili el atmanın da söz konusu olmadığı, bu kısmın özel mülkiyete konu ticari rekreasyon alanı kullanımında gözüktüğünden hukuki el atma olduğunun kabul edilemeyeceği değerlendirilerek bu kısım bakımından davalı … Başkanlığına karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı … Başkanlığının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 05.04.2022 tarihli ve 20201/5287 Esas, 2022/6376 Karar sayılı ilâmı ile davalı … vekilinin temyiz istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktarı veya her paydaş için değeri 78.630,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olduğundan davalı … Bedeliye Başkanlığı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, davacının temyiz istemi yönünden ise davacı vekilinin temyizine gelince; dava konusu taşınmazın 19.06.1991 tarihinde onanan 1/5000 nazım imar planında park olarak planlandığı, ilk plandan sonra nazım imar planı değişikliği yapıldığı ve 14.05.2012 tarihinde … kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım planında rekreasyon alanı olarak planlandığı, 1/1000 ölçekli imar planında park alanı, yol ve 30.000 m²’den büyük nitelikte rekreasyon alanı olarak ayrıldığı ve davalı idarelerce el atılmadığı anlaşılmış ise de; 04.09.2015 tarihinde açılan davada 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile mülga olan 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6 ncı maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gibi, bu hüküm yerine 6745 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi ile eklenen 2942 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki; ”Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.” hükmünün, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile; ”Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.” kısmı da iptal edildiğinden Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu hâliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekeceğinden somut olayda; Melikgazi Belediye Başkanlığının 24.12.2020 tarihli cevabi yazılarında; ”parsel maliklerinin yapılaşma imkanı olabilmesi için öncelikle rekreasyon alanı içinde kalan kadastro parsellerine parselasyon çalışması ile uygulama yapılması, uygulama sonucu oluşacak parsellerin 10.000 metrekareden küçük olmaması ve imar planında belirlenmiş yollardan cephe alan imar parselleri olarak tescilinden sonra E=0.05 ve yapı yüksekliği 6.5 metreyi aşmayan asma katı ve bodrum katı olmayan ruhsatlı yapıların yapılabileceği” belirtilip, … Büyükşehir Belediye Başkanlığının 18.02.2021 tarihli cevabi yazısında da; ”.. dava konusu taşınmazın bulunduğu rekreasyon alanı olarak planlı alanda, imar planında yoldan cephe almak koşulu ile Emsali 0,05 ve yüksekliği 6,5 metreyi geçmeyen bir adet yapı yapılabileceğini, mevcut kadastro parselleri üzerinden her bir hisse sahibinin müstakil yapılaşma hakkı olmadığı, imar uygulaması sonucu oluşan her bir parselin tek bir yapılaşma hakkının olduğu, ancak imar parseli de olsa hissedarların müstakil yapılaşma hakkı bulunmadığı, plan notlarında peyzaj projelerinin … Büyükşehir Belediyesi onaylamadan uygulamaya geçilemeyeceğinin” yazılı olduğu da gözetildiğinde kamu menfaatinin gerekliliği ile kişi yararı arasında adil dengeyi bozacak şekilde mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde yapılaşma mümkün olmadığından davacının mülkiyet hakkının büyük ölçüde kısıtlandığı, dava konusu taşınmazın, imar planında ayrılma amacının ticari rekreasyon olduğuna ilişkin ayrıca ve açıkca düzenleme olmadığı, dava konusu taşınmazın mevcut imar planında rekreasyon alanı olarak kamuya özgülenmiş olduğu ve rekreasyon alanları oluşturmak belediyenin görevi olup, büyüklüğü 30.000 m²den büyük olduğundan Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumlu olduğunun kabulü ile Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden davanın kabulü gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın davalı … Belediyesi Başkanlığı yönünden reddine, davalı … yönünden kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının mülkiyet hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmayacağını, taşınmazın kamuya özgülenmediğini özel mülkiyete konu ticari rekreasyon alanında kaldığını, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinde tanımlanan rekreasyon alanlarında yapılacak yapıların emsal değerinin 0.05’i geçemeyeceğinin düzenlenmesi hususu da nazara alındığında imar planında rekreasyon alanı kullanımında mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenebilmesi için öncelikle rekreasyon alanında kalan taşınmazın kullanım kararına dair plan notları, rekreasyon alanını kapsayan alanda parselasyon yapıldığında anılan kullanımın kamu alanı olarak kamunun eline geçmesi gereken bir alan olarak mı yoksa yapılaşmaya müsait taşınmaz olarak mı değerlendirileceği, ilgili belediye tarafından rekreasyon alanı için başvuru yapıldığında özel şahıs başvurusuna ruhsat verilip verilemeyeceği hususlarının araştırılarak mülkiyet hakkının ne ölçüde kısıtlandığının tespit edilmesi gerekeceğini ve tüm bu husular birlikte değerlendirildiğinde taşınmazın kamuya özgülenen alan olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza müvekkili idarece el atılmadığını, hukuki el atma söz konusu ise davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararı.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalılardan … vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE,

2. Davalılardan … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aleyhine temyiz olunan davacı yararına 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin temyiz eden idarelerden alınmasına,

Davalı … Başkanlığından peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, aşağıda yazılı kalan harcın davalı … Başkanlığından alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.