Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/11762 E. 2023/807 K. 25.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11762
KARAR NO : 2023/807
KARAR TARİHİ : 25.01.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun, davalı Hazine yönünden reddine, davacı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Kocaeli ili, … ilçesi, … köyü 569 (yeni 101 ada 2 parsel) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına kesinleşmiş orman sınırı içerisinde kaldığına ilişkin şerh konulduğunu, bu nedenle uğramış olduğu zararın davalı Hazineden tahsil ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, devletin hüküm ve tasarrufunda bulanan taşınmazların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, davanın yargı yolu sebebiyle ve husumet yokluğu reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ve taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman olarak Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda objektif değer artış oranının çok düşük belirlendiğini, Yargıtay kararlarında artış oranı %500 lere kadar çıktığını, istinaf kaldırma kararında objektif değer artış oranının neden %20 olarak belirlendiğinin net olarak belirtilmemesi nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırıldığını ve bu hususta ek rapor alınması gerektiğinin belirtildiğini, alınan ek raporda da değer artış oranının neden %20 olarak belirlendiğinin net olarak ortaya konulmadığını, yerel mahkemece alınan raporda belirlenen satış fiyatları buğday, buğday samanı ve fasulye için düşük belirlendiğini, ürünlerin dönüm başına belirlenen verim sayısının oldukça düşük belirlendiğini, eksik düzenlenen rapora göre hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, her bir müvekkil için 15.593,80 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkile iade edilecek harç ve masraflarında eksik hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tapusundaki orman şerhinin Orman İdaresi tarafından konulduğunu, husumetin Orman İdaresine yöneltilmesi gerektiğini, davaya konu tazminatın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın tapu kaydının halen davacılar adına kayıtlı olduğunu, davacıların dava açmakta hukuki yararları olmadığı gibi tazminat taleplerinin de yersiz olduğunu, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağından kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat miktarının taşınmazın gerçek bedeli değil, tapu kaydına güvenerek tapu sahibinin imar ve ihya çalışmaları nedeniyle taşınmaza yapmış olduğu masraflar ve katmış olduğu müspet değer miktarında olması gerektiğini, faiz başlangıç tarihin yanlış olduğunu, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmayıp hatalı ve eksik tespitler içerdiğini, bilirkişi raporunda önceki raporlara göre Hazine aleyhine olan çelişkilere itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunda yer verilen ürün çeşitleri, gelir ve gider değerlerinin gerçeklikten uzak olduğunu, objektif değer artışının çok yüksek belirlendiğini, kapitalizasyon faizinin hatalı belirlendiğini, dava konusu taşınmaz için tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, hükmedilen tazminatın davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; belirlenen metrekare bedelinin bölge rayiçlerine uygun olması nedeniyle taraf vekillerinin bilirkişi raporuna ve tespit edilen tazminat miktarına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmediğini, ancak davacılar lehine yararına hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplanmış olduğu dikkate alınarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iki numaralı alt bendi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapusundaki orman şerhinin Orman İdaresi tarafından konulduğunu, husumetin Orman İdaresine yöneltilmesi gerektiğini, davaya konu tazminatın zamanaşımına uğradığını, taşınmazın tapu kaydının halen davacılar adına kayıtlı olduğunu, davacıların dava açmakta hukuki yararları olmadığı gibi tazminat taleplerinin de yersiz olduğunu, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağından kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat miktarının taşınmazın gerçek bedeli değil, tapu kaydına güvenerek tapu sahibinin imar ve ihya çalışmaları nedeniyle taşınmaza yapmış olduğu masraflar ve katmış olduğu müspet değer miktarında olması gerektiğini, faiz başlangıç tarihin yanlış olduğunu, ıslah edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmayıp hatalı ve eksik tespitler içerdiğini, bilirkişi raporunda önceki raporlara göre hazine aleyhine olan çelişkilere itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunda yer verilen ürün çeşitleri, gelir ve gider değerlerinin gerçeklikten uzak olduğunu, objektif değer artışının çok yüksek belirlendiğini, kapitalizasyon faizinin hatalı belirlendiğini, dava konusu taşınmaz için tespit edilen bedelin fahiş olduğunu, hükmedilen tazminatın davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açacağını ileri sürerek ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 – 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın davacılar murisi adına 1983 yılında satış yolu ile tescil edildiği, davacılara 19.10.2018 tarihinde intikal ettiği, taşınmazın tapu kaydına 22.11.1995 tarihinde “orman sınırı içinde kalmıştır.” şeklinde şerh konulduğu, davacıların eldeki davayı 04.11.2016 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açtığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.