YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11699
KARAR NO : 2023/93
KARAR TARİHİ : 10.01.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya her paydaş için değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın her paydaş için değeri kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Birleştirilen davanın davacısı … için hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TLnin altında kalmaktadır.
Davalı idarenin asıl davanın davacısı … yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Yuva Mahallesi, 43524 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı halde fiilen okul yapılmak suretiyle el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; arsa üzerinde her hangi bir tesislerinin bulunmadığını, fiili el atma olmadığı için idari yargının görevli olduğunu, husumetin ilgili Belediye Başkanlığına yönlendirilmesi ve öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini, haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili tarafından, dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığını, yargılama görevinin idari yargı yerine ait olduğunu, davanın belediyeye karşı açılması gerektiğini ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın 1996 tarihli imar planında 1996 onay tarihli 1/1000 ölçekli imar planında lise alanı olarak ayrıldığı ve üzerine Şehit Sercan Öztürk Anadolu Lisesi yapılarak fiilen el atıldığı, 2015 onaylı 1/1000 ölçekli imar planı sonucu taşınmazda yapılan uygulama sonucunda aynı ada 2 ve 3 parsel olarak ayrıldığı, okulun mülkiyeti Hazineye ait 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kaldığı, şahıs hisselerinin ise 3 parsel sayılı taşınmazda toplandığı, yeni oluşan 43524 ada 3 parselin tapu kaydına “okul yeri olarak ayrılmıştır” şerhinin işlendiği, dava konusu taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmamış ise de; Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1/6 sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedel tespit edilmesinde ve bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik bulunmadığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmaz üzerine idareye ait tesis bulunmadığını, fiili el atma gerçekleşmediğinden idari yargının görevli olduğunu, husumetin imar planı yapmaya ve uygulamaya yetkili ilgili belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, dava şartı olan uzlaşma yoluna gidilmediğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) 6745 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi ile eklenen 35 inci maddesi ile eklenen geçici 12 nci maddesi gereği inceleme yapılması gerektiği gibi hatalı ve eksik değerlendirme yapan ve metrekare birim fiyatının yüksek belirleyen bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun’un (2942 sayılı Kanun) Ek Madde-1 inci maddesi ile 26.11.2020 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 2.maddesi ile Ek Madde-1 inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi doğru olup, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen metrekare birim fiyatı bölge itibari ile Dairemiz denetimden geçen dosyalar ile uyumludur.
3.Dosya kapsamında yer alan fen bilirkişi raporunda, keşif tarihi itibarıyla dava konusu taşınmaza fiilen el atılmadığı anlaşılmakla birlikte, 1996 tarihli ve 2015 tarihli yürürlükte bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında dava konusu taşınmazın okul yeri olarak ayrıldığı dikkate alındığında, kamulaştırmasız el atma olgusunun 1983 tarihinden sonra gerçekleştiğinin kabulü doğrudur.
4.Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle tespit edilen bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı idare vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Davalı İdarenin Davacı …’a lişkin Temyizi Yönünden
Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Davalı İdarenin Davacı … ‘ye İlişkin Temyizi Yönünden
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.