YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11303
KARAR NO : 2023/480
KARAR TARİHİ : 19.01.2023
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
KARAR : Usulden ret/Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın bir kısım davalı vekili Avukat … tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalılardan …, … ve … yönünden miktar itibarıyla usulden reddine, davalı … yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davalı vekili Avukat … tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince 13.04.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar ile birlikte asıl karar bir kısım davalılar vekili Avukat … tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; … Mahallesi 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılarca cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili Avukat … istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili Avukat … istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın taşınmazın konumu itibarıyla arsa vasfında değerlendirilmesini, arazi olarak kabul edildiği takdirde ise kapitalizasyon faizinin % 3 oranında alınmasını, objektif değer artış oranının yüksek belirlenmesini, irtifak sebebiyle taşınmazın değerinde meydana gelen değer düşüklüğünün eksik hesaplandığını, dava konusu taşınmazdan geçen enerji iletim hatlarının değerlendirmesinin ayrı ayrı yapılmak suretiyle daha düşük kamulaştırma bedeli tespitine yol açıldığını, davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini ve mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalılardan …, … ve … yönünden istinaf başvurusunun miktar itibarıyla usulden reddine, davalı … yönünden ise arazi niteliğindeki taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun’un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda uygulanan kapitalizasyon faizi ile objektif değer artış oranlarının taşınmazın nitelik ve konumuna uygun düştüğü, tespit edilen metrekare birim fiyatının taşınmazın rayiç değerini yansıttığı, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi kararı bir kısım davalı vekili Avukat … tarafından temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin 13.04.2022 tarihli ek kararı ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili Avukat … temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Bir kısım davalılar vekili Avukat … temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca aynı bölgede yer alan komşu parsellere ilişkin davalarda objektif değer artışının % 100 oranında uygulanması yönünde Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince kararlar verilmişken, bu dosyada itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek, öncelikle temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasını ve itirazları doğrultusunda kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olup olmadığına ve davacı idare ile davalı tapu malikleri arasında kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Kuralda yer alan “Miktar veya değeri…” ibareleri esasen taraflar arasında uyuşmazlığa konu olan malvarlığının değerini ifade etmektedir. Ancak, kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında uyuşmazlığın esasını malvarlığının değerinin ne olduğunun yargı kararıyla ortaya çıkarılması, başka bir ifadeyle taşınmazın değerinin mahkeme tarafından belirlenmesi oluşturmaktadır. Dolayısıyla kamulaştırma bedelinin tespiti davaları bu yönüyle kişilerin talep ya da uyuşmazlık konusunu belirli miktar veya değer ile gösterebildikleri diğer malvarlığı davası türlerinden ayrılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında söz konusu davaların konusunu belirli bir miktar veya değer içeren talepler oluşturmadığından kararın kesinlik sınırının belirlenmesinde davada ileri sürülen istemin kabul edilmeyen bölümü gibi bir ölçütün esas alınması mümkün değildir. Diğer yandan kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında kararın taşınmaz maliki bakımından kesinlik sınırının, başka bir deyişle istinaf edilebilir olup olmadığının belirlenmesinde mahkeme tarafından lehine hükmedilen miktarın bir öneminin bulunmadığı da açıktır. Nitekim uyuşmazlığın niteliği gereği taşınmaz malikinin istinaf talebinin temel dayanağını mahkeme tarafından kamulaştırma bedeli olarak belirlenen bu miktarın hatalı olduğu, taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığı iddiası oluşturmaktadır. Bu itibarla kuralda kamulaştırma bedelinin tespiti davalarına ilişkin kararların kesinlik sınırının hesaplanmasında hangi ölçütün esas alınacağının herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak belirlenmediği görülmektedir. Dolayısıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkına sınırlama getiren kuralın kanunilik şartını taşımadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan Anayasa’nın 46. maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırmanın taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi şartıyla yapılması öngörülmüş olup söz konusu madde hükmü uyarınca taşınmazın gerçek değeri üzerinden kamulaştırılmış olması Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının da gereğidir. Kuralın kamulaştırma bedelinin tespiti davalarına ilişkin olarak verilen kararların kesinlik sınırının hesaplanmasında hangi ölçütün esas alınacağına dair belirsizliği uygulamada, yorum ve değerlendirme farklılıklarına dayalı olarak bireyin taşınmazının gerçek değerinden yoksun kalmasına yol açabilecek niteliktedir. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir…”
3. Değerlendirme
1. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince kararın miktar itibarıyla kesin olduğundan bahisle bir kısım davalılar vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiş ise de; 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Kanun’un 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının 1 inci cümlesinin “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz kanun yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden, bir kısım davalı vekili Avukat …’ın temyiz isteminin reddine ilişkin 13.04.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bir kısım davalı vekili Avukat …’ın aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Arazi niteliğindeki … Mahallesi 142 ada 8 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve aynı Kanun’un 11 inci maddesinin son fıkrası uyarınca taşınmaz malın niteliği, tamamının yüzölçümü, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle mülkiyet kamulaştırmasına konu olan pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesi yöntem itibarıyla yerindedir. Ancak;
4. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmaz üzerinde tesis edilen enerji iletim hatlarının her ikisinin de aynı kamu yararı kararı kapsamında yer aldığı ve onay merci tarafından verilen aynı kamulaştırma kararı ile irtifak haklarının kurulduğu anlaşıldığı halde, söz konusu irtifak alanlarının toplamı dikkate alınarak hesaplanacak tek değer düşüklüğü oranı üzerinden irtifak bedelinin belirlenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile 4.076,70 m² irtifak alanına sahip enerji iletim hattının diğerinden daha önce kurulduğu kabulü doğrultusunda hesaplama yapılarak eksik bedele hükmedilmesi doğru değildir.
5. Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16.07.2020 tarihli, 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun’la değişik 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının 4 üncü cümlesinin “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile 7 nci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Bir kısım davalılar vekili Avukat …’ın temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen 13.04.2022 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyayı kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.