YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11268
KARAR NO : 2023/138
KARAR TARİHİ : 10.01.2023
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun’un (2942 sayılı Kanun) mülga 17. maddesi uyarınca tescil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; dava konusu … Mahallesi, 545 parsel sayılı taşınmazın 271,52 m2, 546 parsel sayılı taşınmazın 372,29 m2, 547 parsel sayılı taşınmazın 594,02 m2 kısmının usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, noter tebligatının yapıldığını ve bloke edilen bedelin davalı tarafça çekildiğini, kamulaştırmanın kesinleştiğini; ancak davalı tarafça tapuda ferağ verilmediğini, dava konusu taşınmazların belirtilen alanlarının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı idarenin 2942 sayılı Kanun’un.7 ve 8 inci maddeleri uyarınca öngörülen şartları yerine getirmeksizin işbu davayı ikame etmiş olduğunu, anılan eksikliklerin tespiti halinde esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı idare tarafından taşınmaza biçilen değerin, taşınmazın gerçek değerini yansıtmamakta olduğunu beyan etmiş, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlardan 545 parselin 29,73 m2, 546 parselin 174,06 m2, 547 parselin 384,68 m2 kısımlarının davalı adına kayıtlı bulunan tapusunun iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare; fen bilirkişisi tarafından kamulaştırılan ve tescili talep edilen taşınmazların yüzölçümü konusunda yanılgıya düşüldüğünü kamulaştırılan alanlar, yenileme kadastrosu yahut mahkeme kararı ile değişmişse bu hususta da bir açıklama yapılması gerektiğini, davalı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden aleyhinde yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazların öncelikle tüm takyidatlardan ari olarak davacı idare adına tesciline ve akabinde tapudan yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafından kamulaştırmaya ilişkin evrakların dosyaya sunulduğu, davacı tarafın istinaf dilekçesinde kamulaştırma alanına ilişkin itirazı incelendiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunun davacı idareden alınan kamulaştırma haritasına göre hazırlandığından mahkemece yol olarak terkine karar verilen alanın miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu talebin temeli kamulaştırma işlemine dayandığından ilk derece mahkemesince yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik olmadığı böylece mahkeme kararının usûl ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde; fen bilirkişisi tarafından kamulaştırılan ve tescili talep edilen taşınmazların yüzölçümü konusunda yanılgıya düşüldüğünü kamulaştırılan alanlar, yenileme kadastrosu yahut mahkeme kararı ile değişmişse bu hususta da bir açıklama yapılması gerektiğini, davalı dava açılmasına sebebiyet verdiğinden aleyhinde yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazların öncelikle tüm takyidatlardan ari olarak davacı idare adına tesciline ve akabinde tapudan yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2942 sayılı Kanun’un mülga 17 nci maddesi uyarınca tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemelerinin Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun’un “Tapulu taşınmaz mallarda tescil” kenar başlıklı (mülga 24.4.2001 – 4650/21 md.) 17 nci maddesi şöyledir;
“Tebliğ edilen kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlandığı ancak taşınmaz mal sahibinin ferağ vermediği hallerde, takdir edilen ve artırılan bedelin tamamı milli bankalardan birine yatırılarak makbuzu ilgili belge örnekleriyle birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme iki tarafı derhal davet ederek, gelmemeleri halinde gıyaplarında, belgeleri inceleyerek, kamulaştırma usulüne uygun şekilde tamamlanmış ise, taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tesciline karar verir ve tapu dairesine bildirir.
Kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde sicil kaydının terkinine karar verilir.
Bu tescil ve terkin işlemi sırasında mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak, ilgili tapu dairesi durumu vergi dairesine bildirir.
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir.”
3. 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Ana Kanun’a İşlenemeyen, 24.4.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi ile eklenen Geçici Madde 1 inci maddesi şöyledir:
“Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, kamulaştırma kararı alınmış ancak henüz tebligata çıkarılmamış kamulaştırmalarda bu Kanun hükümleri, diğerlerinde önceki hükümler uygulanır.”
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dava konusu taşınmazlardan 545 parselin 271,52 m², 546 parselin 372,29 m², 547 parselin 594,02 m² kısımları için davacı idare tarafından usulüne uygun noter tebligatının yapıldığı, idarece takdir edilen bedelin bloke edildiği, davalı tarafça bankadan çekildiği; dosyadaki fen bilirkişi raporundan ve davacı idarenin sunduğu belgelerden kamulaştırılan alanların hükümde belirtildiği miktarlarda değiştiği anlaşıldığından, davacı idare tarafından fazla ödenen bir bedel var ise sebepsiz zenginleşme davasının konusu olacağından, güncellenen kamulaştırma planındaki alanlar üzerinden, davacı idarenin dava dilekçesindeki terkin talebi gözetilerek terkin hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesi, Kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine.10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.