Yargıtay Kararı 5. Hukuk Dairesi 2022/10940 E. 2023/5880 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10940
KARAR NO : 2023/5880
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı idare vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı idare vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.06.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı idare ve davacı vekilleri duruşmaya katılmadıklarından incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ili, … ilçesi, … (…) Mahallesi 746 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacının hissedar olduğunu, taşınmaza yol ve tretuvar yapımı suretiyle fiilen el atıldığını, imarda kamuya tahdidli bölümlerinin bulunduğunu belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın 3194 sayılı İmar Kanunu’nun (3194 sayılı Kanun) 5 inci maddesindeki tanıma uygun imar parseli olup, hâlen paftasında mevcut kadastro parseli olduğunu, 3194 sayılı Kanun’un 18 inci maddesine göre herhangi bir uygulama yapılmadığını, düzenleme ortaklık payı kesilmediğini, davanın muhatabının riskli alanın kararını veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olduğunu, 08.04.2015 tarihli ve 2015/7563 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin “Riskli Alan” ilan edildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın 08.04.2015 tarihli ve 2015/7563 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilân edildiğini, yetki ve sorumluluğun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında olduğunu, husumetin de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ait olduğunu, müvekkili bakımından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, çok hisseli mevzuata aykırı yapılaşmanın olduğu ve 3194 sayılı Kanun’un 18 inci madde uygulaması yapılacak parselde hisselerin kullanım olarak ayrıştırılamayacağı hususunun gözetilmediğini, riskli alan koordinatları ile 746 ada 1 parsel sınırlarına ait koordinatların çakışmadığını, riskli alanın daha büyük olduğunu, imar planlarını yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı aleyhine imar uygulamasının iptali istemiyle açtıkları idari davanın reddedildiğini, davanın temyiz incelemesi için Danıştayda bulunduğunu ve sonucunun beklenmesi gerektiğini, 20.08.2015 tarihli planlar ile ilgili olarak kısıtlılığı devam edenlerce süresi içerisinde hukuki el atma davaları açılmadığını ve bu nedenle davanın süre yönünden reddi gerektiğini, kamulaştırmasız el atma davalarında el atan idarenin kamulaştırma yetkisine sahip olması gerektiğini, oysa müvekkili idarenin dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma yetkisi bulunmadığını, bu nedenle davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, kamulaştırmasız el atmanın varlığı için gerekli tasarruf hakkının kullanılamaz hâle gelmesi, taşınmazdan yararlanma olanağının kalmaması, mülkiyet hakkının kullanılmasını zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeyde bir tasarruf kısıtlamasının dava konusu taşınmaz bakımından oluşmadığını, dava konusu taşınmazda 6306 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi gereği maliklerce oybirliği ile değerlendirme veya 2/3 çoğunlukla işlem yolları tüketilmedikçe idarenin kamulaştırma işlemi yapamacağını, davanın bu yönden de reddedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarının eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olduğunu, tazminat miktarının fahiş olduğunu, davalı idareye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından da kamulaştırma yapma yetkisi verilmediğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmazlara mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atılan kısımların davalı idarenin sorumluluk alanında kalması nedeniyle el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi hükmedilen 12.500,00 TL/m² bedelin de adil ve hakkaniyete uygun olduğu, davalı idarenin imar planlarına karşı açtığı ve temyiz incelemesi için Danıştay’da bulunan davanın neticesinin beklenmesinin gerekmediği belirtilerek davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca 12.07.2021 tarihli ve 1305213 sayılı Bakanlık oluru ile dava konusu taşınmazda arsa ve arazi düzenleme (ifraz, tevhit, parselasyon planları yapma) yetkisinin geçici olarak davalı idareye verildiğini, bu doğrultuda Kadıköy Belediye Başkanlığı Encümeninin 17.08.2021 tarihli ve 60/6 sayılı kararı ile Sahrayıcedit (Merdivenköy) Mahallesi 746 ada 1 parsel sayılı taşınmazında 3191 sayılı Kanun’un 18 nci maddesinin uygulanması için işlem dosyası hazırlandığını, onaylanmak üzere ilgili Bakanlığa iletildiğini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 07.03.2022 tarihinde onaylandığını ve askıya çıkarıldığını, davanın konusuz kaldığınını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir; “… Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmişahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

4. 6100 sayılı Kanun’un 165 inci maddesi.

5. 3194 sayılı Kanun 18 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

4. Davalı idare vekili tarafından temyiz başvuru dilekçesinde, dava konusu taşınmazda 3194 sayılı Kanun’un 18 inci maddesi uyarınca imar uygulaması yapıldığının bildirildiği ve Tapu Kadastro Müdürlüğünün parsel sorgulama uygulamasında yapılan sorgulama neticesinde dava konusu 746 ada 1 parselin ifraz gördüğü aynı ada 64, 65 ve 66 parsel numaralı taşınmazların kayıtlarının kapatıldığı anlaşıldığından, en son imar uygulamasına ait şuyulandırma cetvelleri ilgili Belediyeden istendikten, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir tüm gitti kayıtlarıyla birlikte tapu kayıtları ilgili Tapu Müdürlüğünden getirtildikten, imar uygulaması sonucu yeni oluşan parsellerin imar planındaki özgülenme amacı ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan ve şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğünden getirtilip, davacının yeni parsellerde malik olduğunun tespiti hâlinde mahallinde yeniden keşif yapılarak, imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsellerin tapu kaydı zemine uygulanıp, yeni oluşan parsellere davalı idarelerce fiilen el atılıp atılmadığı, fiilen el atılmasa bile, dava konusu taşınmazların imar planındaki konumu, kamuya tahsisli alan olarak ayrılıp ayrılmadığı araştırılıp, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği anlaşıldığı takdirde, fiili el atmanın gerçekleştiği kabul edilerek sorumlu idarede belirlenerek esas hakkında, aksi hâlde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin temyiz isteminin kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.