YARGITAY KARARI
DAİRE : 5. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10916
KARAR NO : 2023/521
KARAR TARİHİ : 19.01.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı idare yönünden esastan reddine, harç yönünden talebin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; … Mahallesi 4029 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmaması ve husumet nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu … Mahallesi, 15 pafta, 191 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 14 pafta, 3203 parsel sayılı 37.628,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 5.968,00 m²sini Avrupa (Trakya) Otoyoluna, 2.387,00 m²si yan yol kamulaştırma sahasına, 971.00 m²sinin de yan yol ek kamulaştırma sahasına rastladığından idarece kamulaştırıldığını, kamulaştırılan alanın 4029 parsel adını aldığını, taşınmaz malın kamulaştırma işlemlerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12 nci maddesinin son paragrafı gereğince özel parselasyon planına göre yürütülmesine rağmen, taşınmaz mal ifraz edilirken taşınmaz malda bulunan bütün hissedarların hisselerinin yeni oluşan 4029 sayılı parsele taşındığını, 9.346.00 m² yüzölçümlü 4029 parsel sayılı taşınmazdaki malik hisselerine düşen alanın toplamının 11.475,25 m²ye denk geldiğini, kamulaştırılan 9.346,00 m²nin tamamı yol vasıflı olduğundan maddi hataya sebebiyet verilmemesi açısından kamulaştırma dosyasının celbi için Karayolları 1. Bölge Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını; el atma kabul edilecekse el atma tarihindeki niteliklerinin esas alınmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idareden tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, taşınmazın usulüne uygun şekilde davalı idare tarafından kamulaştırıldığını, taşınmaza müvekkili idare tarafından el atma olmadığını ve belediyenin sorumluluğunda bulunduğunu, bedelin fahiş belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz düzenlendiğini ve rapora itirazların değerlendirilmediğini, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini ve tapu kaydında hisse hatası yapıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak değer biçen, usul ve yasaya uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluk alanında kaldığı ve husumetin doğru yöneltildiği, taşınmazın bilirkişi raporunda belirlenen niteliğine göre bedelinin uygun olduğu, dosya kapsamına göre taşınmaza 1983 yılından sonra el atıldığı ve uzlaşmanın da dava şartı olmadığı, taşınmaza ilişkin olarak yapılmış usulüne uygun kamulaştırma işlemi bulunmadığı, dosya kapsamından özel parselasyon yapıldığının ispatlanamadığı, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiğini ancak; aynı taşınmaza yönelik diğer paydaşlar tarafından açılar davada Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2021/2087 Esas sayılı kararı gereğince istinaf aşamasında usul ekonomisi de göz önüne alınarak eksik harç davacı tarafça tamamlandığından, karar harç yönü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, taşınmazın usulüne uygun şekilde davalı idare tarafından kamulaştırıldığını, taşınmaza müvekkili idare tarafından el atma olmadığını ve belediyenin sorumluluğunda bulunduğunu, bedelin fahiş belirlendiğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz düzenlendiğini ve rapora itirazların değerlendirilmediğini, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, düzenleme ortaklık payı kesilmesi gerektiğini ve tapu kaydında hisse hatası yapıldığından kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu … Mahallesi 4029 parsel sayılı taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, dava konusu taşınmazın el atılan kısımlarının bedellerinin davalı idareden tahsiline ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, harç hükmü yönünden hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.